Zamanın meyhanesinde yorgun bulutlara uzanmışım
Gözyaşlarım hasret çağlayanına dökülüyor
Dağların gönül kalesi fırtınanın kanserinde
Kaderin defterine beyhude dualar yazılmış

Akşam kadehinde yorgun yakut güneşi içiyor
Güneşin tekneleri sürgün limanına demirliyor
Hicran kahvesine güneşin kırmızı gözyaşları yağıyor
Gecenin bergüzar yıldız denizine dalmışım

Göğün tenhalığı derbeder bakışlarda perdahlanıyor
Kadife renkli gülüşler sürgün defterimde yanıyor
Sonsuz hapisler kaderin mahpushanesinde
Gurbet limanı hazanın vurgun yağmurunda

Güneş akşamın tılsımında ufka dökülüyor
Hicran bestesi sürgün gemisinde çalınıyor
Meltemli uykular yorgun gözlerin hapsinde
Yetim aşklar sürgün kalplerde doğuyor

Gecenin gemileri kederin yörüngesine giriyor
Sarhoş bulutlar yorgun rüzgârlara takılmış
Yıldız kervanları yakamoz ırmağına dökülmüş
Kervan kuşları sürgün yağmurlarına uçuşuyor

Kadehten kalbe kederin rüzgârları esiyor
Deniz akşamın kadife rüyasında dalmış
Akşamın zulasında güneş şarapları parlıyor
Güneşin gözyaşları kalbin kanserine dökülüyor

Günbatımı hoyratı kaderin kanserinde çalınıyor
Zindan mektupları rüya defterimde külleniyor
Ayın ışıklı gülüşleri denizin yakamoz şelalesinde
Denizin feryatları gecelerin tenhalığında

Günbatımı hoyratı kaderin kanserinde çalınıyor
Zindan mektupları rüya defterimde külleniyor
Güneşin çığlıkları akşamın şelalesinde
Sabahyıldızları göğün tenhalığında çağlıyor

Kalbin doruklarından gönül katarları geçiyor
Dağların gönlünde gökkuşağı renkli aşklar uçuşuyor
Kaderin yorgunluğu gecenin kalbine çökmüş
Zaman yorgun kaderin pençesine düşmüş