Nesnelerin Boşalan DünyasındaKoynunuzda uyuya kalan yüreklerinizi Ben bir şiirle uyandıracaksam eğer Yandı gülüm keten helva Aşk deyip, inip bindiğimiz, binip indiğimiz atlıkarınca da Bir hayli eskidi, dökülüyor ayakları Ayrılık mendilleriyle avutulacak göz de yok sizde Biraz gerçek mi koysam tabağınıza? "Aşk yok!" diye bir söz atsam ortaya Yemezsiniz biliyorum Yüksek dallarda taze sözlere uzanmaya üşeniyorsunuz Nerede bayat bir hatıra, acıya bandırıp emiyorsunuz Doymadık daha, oynamadık, gülmedik Mutsuzluğun bin yıllık taşınmazlığını sırtlanıyoruz Dersimiz kimya, baldan zehir elde etmenin yolları "Yaşamak güzel şey be kardeşim!" diyenler için Kuşanın karamsar eşkiyalığınızı Vuralım onları, terkedilmiş aşklar bahçesinde Sizin muhitte barış çubuğu içilmediğini biliyorum Huzur bulalım demiyorum Toplanın içiyoruz! Sebepler alın yanınıza, bir neden soran olursa Yüreğinde acılar büyütmeyi seven halkıma Keman çalamadığım çocukluğuma Kaf Dağının ardına varamadığıma İçiyorum dersin İçiyorum Mutsuzluğun bin yıllık taşınmazlığını sırtlanan yurduma Gülümseyin bu ninniye, bu masala Aynaları örtüyorum Ne lazım bize günün özeti, bir de gökyüzü Heryerde şak şak,ortalık dolu yavşak Oldum olası karışıktı zaten yolsuzluğa giden kavşak Sönmüş ocaklar, cinnetli varoşlar İlerleyen şehirler Bir şairden fısıltılar... Yürekli insanlarin düşünü kuran Kaç çığlık susturulmuş, kaç söz kurutulmuş burada Nesnelerin boşalan dünyasında Düşlerinize basmamışımdır inşallah Karanlığınıza çekiliyorum |
keşke daha sıkı deneseydiniz çünkü yandı gülüm keten helva dahil dibine trutan herşey ilgimi çeker.
kenarda köşede kalmış ne varsa verin şairlerin eline
hepsi hoş kelam olsun....
at bilenin kılıç kuşananın.
bazen birşeyin nasıl anlatıldığı kavramı neyin anlatıldığının önüne geçer/ pek te iyi yapar
bu şiir öyle bir şiirdi bence
seviyorum böyle ilkelleşmeden,irite etmeden,ucuza kaçmadan,çocuksulaşmadan
sade ve özentisiz ama sapasağlam dik duruşları
saygımla