Şıvgınsen omurgası sökülmüş bir dilken Ben soyunuk bir gururdum Sen buğusunda büyüyen bir heyecanken ben urgandan bir kolye yapıyordum pişmanlıklarıma Ki kükrüyordun güçlü bir kelebek gibi sokaklarda o kadar hızlı filizleniyordun ki yanarak ve saniyede bin peri kadar kanat çırpıyordun bir kuğu gibi sarhoştun bembeyaz gülümselerin önce bir kıvılcıma dönüşüyor sonra yıkılıyordu yüreğime ıslaklığından Ki deliydin su bile hava bile istemezdi çığlıkların tavında döverdin haykırışlarını sonra da susuverirdin incecik hep anlatamadığım gibi bir ceylan gibi kokardın o zaman nazlı nazlı titrerdin bir soluğa uyurdun hemen uyurdun Hatırlar mısın yaşlı çınar ağacının uçarı yaprağıyken sen tutturdun kopacağım düşeceğim sevmedim bu mevsimi dedin kimler kızmadı ki sana toprak kızdı su kızdı mevsim kızdı ben kızdım yok dedin sen ben sevdasız bir yelim dedin öyleydin de yeldin sevdalı bir yeldin ki bir ben bilirdim pençelerinin aslında pamuktan olduğunu ve öfkenin bile aslında iyiliğinin üflediğini Şimdi duydum ki bir şıvgınmışsın cemre olmuşsun düşermişsin bir oraya bir buraya tam kördüğüm olmuşken ruhum göremiyorken geceyle gündüzü düşmesen de karanlığıma hatırlat bari kendini tüm duygularım rehinliyken sen göğün iki gözüyken.. Oktay Coşar |
sanki üçüncü ve dördüncü mısradaki "bir" kelimeleri bu şiirin fazlası...
üçüncü gözünle bak.. ne demek istediğimi anlayacaksın
şiir güzel ama yine de güçlü bir final satırı unutulmuş mu acaba diye düşündürüyor
saygımla