Sevdim mi Tam SeveceksinSevdim mi tam seveceksin Tadı tuzu kıvamında olacak Gündüzünü de seveceksin, dolduran gözünü Gecesini de, yürek yordamı Göremesen de yüzünü... Bükmeyeceksin dudağını ceviz karası ellere Toprak kiri kaldırmayacak mideni Sıvanmış tırnak dibine... Tuz desenli rençber gömleğinden Enseye yapışık kirli mendilden takma yakalı hani, Kaçırmayacaksın gözünü gayri ihtiyari... Tilkisini kirpisini sevdiğin kadar Davarını da sev, ne var? Mal güden çobana çobanlık taslamadan... Yok öyle denizine gömülmek, alı al güneşi altında Çamuruna bulanmadan kızıl toprakların katman katman Yok öyle ufkunda öpülmek, bitimsiz gökyüzünün Sapsarı örtüsünde koşturmadan doludizgin içi çekilirmişçe Çorak tarlaların... Tam seveceksin , tam..! Hadi sen utanmıyorsun, Utandırmayacaksın mahçup delikanlısını sürükleyip piste “Gördün mü şekerim köylüyü” diye kikirderken Kaşar “Fahriye Abla” edasıyla. Çürütmeyeceksin başı bağlı kadınını hapiste Yarı açık benzeri alanlarda. Kofanasını da seveceksin kokanasını da bu ülkenin Ellisinden sonra başında takke elinde tespih dolaşanı Gençliğinde zamparaydı ayyaşdı diye hor görmeyeceksin Röfleli saçlarına gözlük tokalayan da Nine olunca başını bağlayan da senin Uzaydan mı geldi sandın? Bu uçsuz bucaksız otoyollarda yerden teker kesenler senden, Viadüklerden savrulduğunda köprüaltı ahalisiyle selamlaşanlar hani, kardeşçe Arabasına gözyaşı döken züppe de Bali torbasını burnuna uzatan mekansız da bizim Tek servetini ikram edermişcesine... Dört parmak açıklıktan öpmeye çırpındığın ayva göbekle Çamaşırının pamukları çukuruna dolmuş kıllı göbek farklı mı yani Hangisini kayıracaksın ki? Tam seveceksin tam.. Kim dedi sana Boston’da ekonomi okuyan daha modern diye Bostanda hıyar yetiştiren Arnavut Bedri amcadan... Yalan, İkisi de bu toprağın sebzesi işte, Yetişene değil yetiştirene bak.. Öyle dudak ucuyla “severim” demek olmaz, Tükürük sıçratmış gibi mahçubiyet duyarak. Maçta hakeme küfür eder gibi gür çıkacak sesin. “Seviyorum ulan bu halkı ben” diyorcasına Göğsünü yumrukladığını zannetsin görenler, Yaka bağır darmadağın... Yüzündeki mahçup sevinç, ağlamaya ramak bıraksın Buğulanmış gözbebeklerini, yevmiyesini verirken Gündeliğe gelmiş kapıcı karısının.. Üstüne bir de sarılıp öp, çekinme.. Ter kokusu müseccel, Anadolu topraklarından Paris’e gitmedi ki oradan gelsin sevesin diye... İşte sen hepsinin harmanısın Ne sevin ne yerin Sev, yalnızca sev O sensin Sen de o.. Sevdin mi bu ülkeyi Tam seveceksin... erol başçı |
Gecesini de, yürek yordamı
Göremesen de yüzünü...
tebrıkler saygılar...