yaşamboyu gülüşlerim unutulmuş
gözlerim beni görmüyor
bugün ölmedim ümitsizim çayım demlenmedi Karacaahmet’e uğradım öğle vakti Kadıköy’den indirimli hatlara bindim bir lira geçti otobüs ineceğim yeri sonra yürüdüm türbede andım seni nereye gitsem bu şehrin darma duman savaşlarında öyle kesifki çıkmaz sokakları benden önde yürüyor işte yine banliyö treni yine kaçırdım Haydarpaşa’yı seyrederken sen çekirdek yemek nedir bilmezsin limitsizler sana acıkmış gibi bakarken sen benim gibi kokoreç istemeyip yine yemezsin ben istasyonlarda bir başıma kedi savaşları izlerken ya bu şehir hangi kedinin yasını tutuyor olamaz inanmam gelmiyor bir türlü saçlarımı tararken turistler adres soruyor Cengiz Kadıköy’ün yolunu bilmezken işte yine diyorum hey be Haydarpaşa’ya karşı oturmuş eski tarz mektup yazarken ve benim ve senin ve yıldızların ve yoksulluğum ellerimde yaşamboyu gülüşlerim unutulmuş ruhum Kantaralı bir gemiydi yedinci limanda yorulmuş ne ben gördüm suskunluğumu ne sen ağladın ardımdan usta bak domates ekmek kurumuş merdiven ayağında ben biçareyim ellerim kendini bulamıyor artık Cengiz eski Cengiz olamıyor artık CENGİZ ZORLUOĞLU |
Yaşamın içinden bir şeyler okumak ne güzel.