RIHTIMDAKİ ADAM
Bir adam duruyordu rıhtımda
Hafiften uzamıştı sakalı, ağlamaklıydı çakır gözleri O köşegen kasketinin altında Yaşıda kemale ermiş, herhalde ellibeş altmışında Heybeti de yerinde hani, olmasına rağmen bu yaşında Neyse... Belli ki bir üzüntüsü vardı Ve görünüyordu bu üzgünlüğü Gözündeki yaşlarda Takılıp seyre daldım, oturdum oralarda biryerlere El sallıyordu adam, limandan henüz ayrılan gemiye Ve karşılığını alıyordu güverteden Sallanan bir elle geriye Belli ki bir yakınını gönderiyordu, uzak gurbet ellere Ve yavaş yavaş uzaklaştı gemi Kabaran köpüklerle birkaç martı kaldı Giden geminin ardından geriye Adam üzgün, adam perişan Çıkardı cebinden bir sigara ve çekti içine duman duman Öylece bakakaldı giden geminin ardından Kimbilir ne anılarını götürdü o gemi Gözyaşlarını bile alıp götürdü Ayrılırken o limandan Tam adam da ayrılacaktı ki ordan Dayanamadım Ve... Seslendim onun ardından Adam durdu, tereddütle baktı ardına Kendisi içinmiydi acaba bu nida Evet evet.. Onun içindi bakışlarımdan anladı bir anda Vakit kaybetmeden yaklaştım hemen yanına Dedim: Üzülmemek elde değil, sen yinede dua et yaradana Ulaşsın uğurladığın her kimse, sağ salim yeni yurduna Adam şöyle bir baktı, koyarak elini omzuma Dedi: Evlat sen hiç baba oldun mu Nedir bilirmisin hasret kalmak Canından çok sevdiğin yavruna Anladımki evladını göndermiş Uzun süre özlem duyacağı hasret yurduna Evet... Bende bir babayım Ama hiç ayrı kalmadım ki evladımdan İçim burkuldu duyunca bunları, o adam oldum sanki bir anda Ve.. Baktım ki süzülmüş gözyaşlarım yanaklarımdan Adam sustu... Sustu... Sustu Kimbilir neler geçirdi o an aklından Sonra tuttu yine omuzumdan Dedi: Evlat, otur hele şuraya Kendİsi de oturdu yanıma ve eğdi başını Başladı anlatmaya Bundan yıllar önceydi ve evlendim ben de herkez gibi Derken iki evladım oldu Önce aldık kucağımıza Ömer’i, eh ardından da geldi Gülperi Ama göremiyordum onları her zaman, yoktum ki Gurbette geçiriyordum o günleri Ne yaparsın işte ekmek parası.. Alın teri Hep anacığıyla birlikte geçirdiler hasret dolu o günleri Ve... Ölüm hakk’tır Bir gün istedi rabbim Onların anacığından, verdiği o canı geri Yoktu artık anam, anacığım dedikleri Küçücükken kaldılar öksüz Sersefil olmasınlar diye, bırakıp gurbeti döndüm geri Memlekette iş yoktu, olanlar da gündelik işlerden Aç kaldığımız günler oldu, komşular böldü ekmeğinden Geceleri uyku yerine yaş aktı gözlerimden Ama yılmadım evlat, vazgeçmedim mücadelemden Okuttum onları ne geldiyse elimden Ama... Ama bir gün yıkılıp kaldım yine Çünkü şehit haberi geldi oğlumun askerden Vuruldum... Vuruldum oğul, hemde taa yüreğimden Teselli ettim kendimi, müjde var çünkü Rabbimden Ayırmış şehidine makamını, cennetin en güzel yerinden Kızım da aldı eline ekmeğini, ama o da uzak yerlerden İşte o kızımdı az önce el sallayan, gemiden Anlatırken adam bunları Dinledim sessiz sessiz derinden Derin bir iç çekerek doğruldu yerinden adam Avcunun içi bir yer buldu yine sol tarafımdaki omzumdan Dedi: Evlat, işte kısa bir kesit hayatımdan Rabbim almıştı eşimle oğlumu yanımdan Kızımda uçup gitti az önce bu yuvadan Gördün mü bak, kalakaldı yalnız başına bu adam Gözyaşlarımın sebebi ondandır evlat... Ondan Dedi ve... Aldı elini omzumdan Bir meçhule doğru yol alarak Ayrıldı adam o rıhtımdan Az önce o adam bakıyordu giden geminin ardından Şimdide ben bakıyorum o adama, o giderken Gözyaşlarını akıttığı o rıhtımdan Meçhule doğru yol alan o adamın ardından Necati ÇAKIROĞLU Mayıs 2010 |