ANADOLUDA BİR KÜÇÜK KIZ
Gönlümün arşivinden baktım Anadoluya,
Siyah beyaz bir flim yıllar eskitmiş bu’ya. İzledim her kareyi yaşadım doya doya, Geçmişten bir kırıntı arıyorum çok zor ya. Bahçelerde buluşur sofraya doluşurduk, Tahta salıncaklara on kişi koşuşurduk. Bizim oyun parkımız çeşmede buluşurduk, Çamurdan çömlek yapar işte çocukluk buya. Daha dokuz yaşında dünyam tersine döndü, Annemi kaybetmişim çocukluk ruhum öldü. Ümidimin filiz-i yeşermeden döküldü, Hayat-a düğüm vurup attın dipsiz kuyuya. Ömrüme son hızıyla zalimce dönen çarkmış, Oyuncağım alındı yaşım on dörde varmış. Parmağımda bir halka meğer benim inşanmış, Dünyası zifir gibi sürmüşler koydan koya. Çantası kitapları öksüzce bir kenarda, Göz yaşları kurumuş oynadığı pınarda. Oyun arkadaşlarım bilmiyorum ne yanda? Geçmişi bir kilime dokudum oya oya. Kafasına koymuştur eğtimini alacak, Dünyasını karartan cezasını bulacak. Yürek sığmaz kafese bir hedefte kalacak, Gün gelip devran dönmüş kötülük kalmış yaya. Ne zorluklar yaşayıp en sonunda başarmış, Kötülüğe set çekip güzellikle yeşermiş. Asi başlı duruşu engelleri aşarmış, Yıldız düşmüş gözüne yüzü benzemiş ay’a. Dilenen her bir özür artık işe yaramaz, Tuz buz’dur gönül şişem bir,daha toplanamaz. Yıllar geçmiş küçük kız daha köyüne varmaz, Zafer-i çığlık çığlık süsle yeşile boya. 07/04/2011 İST Mihriban EREN Anadoluda küçük kız. |