surlar diyarındaki dostuma şiirli mektup
sakin sessiz bir gecede haydarpaşa’dan trene binecektik seninle dost
martılara simidi unufaltıp savuracaktık oysa gülhane’de güneşin ıssız ışığında sarmaş dolaş gezecektik seninle dost beyaz köpürükler aktıran vapurda bağıracaktık oysa bir samyeli rüzgarı gibi kanat çırpıp gittin be dost bir eşşiz gölge gibi beni yalnız bıraktın be dost ekmeğimi bandıracağım tek kalp sendin be dost kin güdüyor sanki istanbul bana bu yorgun yolculuğunda içimdeki kanatları birer birer çırptılar be dost sen gittiğinde gecelerdeki tik tak sesleri de gelmiyor saat oklarından bir yıldız var parlayan bir de nimet yuvası var beni anlayan bir kalemim var beni soran bir de yırtık defterim var beni sen sanan.. sopasıyla rol veren meddah yok mu bana da rol verip ona gtmeme izin versin mürekkebi tükenmiş bir kalem de yollasınlar şiir içeren mektubumla mazilerden kalan bir anım var da onunla sihirli değnek veren bir solak el yok mu beni de surlar diyarı diyarbakır’a göndersin. şair hukukçu(yunus tapancı) |