2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2816
Okunma

yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
o işkenceye mahkum olmuşluğumuz
o çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.
şarkısız ve sesiz kaldığım nice akşamlar
gözlerin geçer aklımdan özlemler içinde
gözlerin bir çıkan müziği güzelliğinde
kirpiklerinde keman, bebeğinde gitar...
bir daha dünyaya gelsem
yine seni severdim
beni üzesin diye
beni deli divane edesin diye
seni görmediğim günler
karanlıktayım, katran gecelerdeyim
cehennem misali bir yerdeyim
bir demir nasıl paslanır bir elma nasıl çürürse işte öyleyim...
gözleri namuslu namuslu parlar insanların
gökyüzüne inadına mavi
yaşamak inadına güzel
bu şehirde den varsın...
bütün kadehlerimi hep sana dayıyorum
hep senin için bu şehir bu bir bir boşalan şişeler
umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin
senin yüzünden bu delicesine içmeler
dayanmak zor yalnızlığına akşamların
unutmak mümkün değil seni bir şarkı gibi
ağır ağır ilerleyen bu zaman içinde
her an bir sarhoşluktur sensizliğin verdiği
bir gün anlarsın hayal kurmayı;
beklemeyi, ümit etmeyi.
lanet edersin yaşadığına...
maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
seni sevdiğimi işte o zaman anlarsın.
bir pınarsın içilen ama hiç kanılmayan
seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan
özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan
her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski
öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
bu ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum