Olmadık Bir Sahne
gün ışığının arasından süzülüyor yine
hep aynı manzara baktıkça silikleşen kapı dolu bu mağara köstekli bir hikaye bu ne kadar zor bu yamacı tırmanmak kan ter içinde zamanlarım her yanıma batıyor pişmanlıklarımın sivri yanı çık ama çık diyor o çirkin sufleci perde arasından oynayacak zamanım yok ama diyorum alkış geliyor en arka sırada oturan yaşlı alkolikten nasıldı replik ezberim ölmüş meğer son bir çırpıyla üflüyorum çalıntı sura belki kıyamette anımsarım diye o melun tiradı tepenin ardında bir çığlık bekler seni diyor anlamıyorum ki anlamı oltayı diyor oltayı salla rejisör şaşırmış bakıyorum salak salak oltayı at tepeye diye yineliyor rejisör çirkin sufleci çık hadi çık işte diyor yaşlı alkolik içkisinden bir yudum alıp alkışlıyor Sanki boşlukta asılı bir kuklanın sureti yapışmış içime terden makyajım akıyor ruhumdan oysa daha birinci perde bu mutsuzluğuma yeni sığdırılmış kapı dolu mağaranın içinde tepeler sürünerek geçmeliyim göreceğimin sırrına okunaksız yaşamlar toplayıp zehirlerini çalmalıyım heyecandan dirileceğim neredeyse daha çürümeden ulaşmalıyım kılavuz tirada erteleyecek başka rüyam kalmadı üzgünüm suflecinin çirkinliği ağzını kocaman yapıyor yaşlı alkolik oldu bu iş diyor rejisör elime bir kaskatı bir cümle veriyor öldür de uyan artık diyor alkışlar yüreğimi burkuyor ne zormuş bir şiirin ruhunu satmak muamması bile ödünç alınmış bir hayale ne zormuş bu hendekten atlamak yüreğimin kostümlü tarafı paramparçayken... Oktay Coşar |
muamması bile ödünç alınmış bir hayale
ne zormuş bu hendekten atlamak
yüreğimin kostümlü tarafı paramparçayken..
farklı ve çok güzel...kutlarım saygılar...