Defin.
Sen giderken
beni bana defnettin... mavi ışıklı odalara, kaynağından fışkıran türkülere, yağmurda parlayan ayak izlerine herşeye herşeyine hasret defnettin beni bana, beni dünyaya hasret... Öyle kalsaydık, o kış gibi, eğer, öyle kalabilseydik, "o başın bir karış altındaki cesur yürek ", ekvatordan buzul, kutuplardan ateş getirebilirdi sana. sen, ey sevgili, arkana bakmadan gittin, bir ayağı kırık atları terkettiği gibi seyislerin... senin öykün bu yüreği kabuk bağlamış şair. kılın kıpırdamadan yaptığın yanlışların ödüyorum bedelini. haydi; pazara çıkar ruhunu, bedenini, nasıl dayanıyorsan bu açık pazar kalbine, nasıl geçip gidiyorsa zaman, gelip geçiyorsa aşklar... ne "hoşçakal" diyorsun, ne "geri dön", beynimin bukağısında kayboluyor iç sesin sesinin tınısında boğuluyorsun sen sustukça yakınlaşıyorsun... bir yığın unutmak at üstüme bir yığın başka aşklar kürekle, kül ile ateşi tart gecelerin unutulmazında, ateş yükselir, kül yığılırken, ateş sıcak, kül soğukken ateş yürekli, kül bozgunken ateş kızıl kül griyken ne umudedebilirim hep "geç kaldık" dediğin bu gizli yolculuktan?.. hor gördüğün bu aşktan... sen beni kendi ruhunda taşımıyorsan, nasıl umudedebilirim aşkın ateşini nasıl unutabilirim, ateşin yükselişi, külün tozanını sana sahipken cansızlığını, sensizliğimi, çaresizliğimi... doğru; beni bağrına bastığın doğru, ama öldürdürmek niye sevgili? küçük bir çocuğun severken öldürdüğü serçe gibi, öldürmek içimi? artık mutlu musun bilmem, işte gittin, beni bana defnettin... |