Martıya Âşık Ürperti
Sahilde, iskelenin nemli tahtalarına yaslanmış ürperti
Dalgaların köpükleri dönerken geriye “Ya gidersen?” diyor Gölgesinde hüzzam makamında titreyişler Yaşlı bir bayan martı, kanadıyla ürpertiyi gösterip En içten kahkahasını koyuyor dalgaların üzerine “ Bu ürperti aptal mı ne, hiç gelmediğini bilmiyor” Vapurun gür düdüğünden gür ışıklar dökülüyor beklentilerine Elini siper edip güverteyi tarıyor santim santim “ Ya hiç gitmediysen?” diyor Martılar iyice tanımak için ürpertinin etrafında çığlık çığlığa En cesuru yaklaşıp gözbebeklerindeyken bakışları sesleniyor diğerlerine “Gelmeyenin gidemeyeceğini bilmiyor!” Dalgaları yararak geçip gidiyor vapur Ürpertinin boynu bükük, ufku çiziyor bir daha ufka Çöl seraplarına yelken açtırıyor dolu dizgin ruhunda Dalgalar çarpıp iskeleye uyandırsak artık diyor Yaşlı martının gözüne bir damla denizsuyu kaçtığı an “ O, uyanmaz!” diyerek gülümsüyor Ürpertinin kulaklarında bir tek hedef Bakışlarıyla aynı hizada dolaşıyor Bulutlar teselli babından güneşle arasına girerken geveze bir martı “Beyni de gözleri gibi kör, Bu bir zavallı”, diyor Tebessümünden hüzün damlıyor yeşile çalan kirli denize “Ben olsaydım beklediği de, gelseydim!” diyor ilk konuşan martı Yanaklarında iz bırakarak süzülüyor damlaları ürpertinin Bir türlü çıkmayan hıçkırıklarını merhametsizce boğuyor Çevirip başını yaşlı bayan martıya “Babam da gidip dönmeyen bir martıya aşıktı!” diye martıca konuşuyor |
“Ben olsaydım beklediği de, gelseydim!” diyor ilk konuşan martı
Yanaklarında iz bırakarak süzülüyor damlaları ürpertinin
Bir türlü çıkmayan hıçkırıklarını merhametsizce boğuyor
Çevirip başını yaşlı bayan martıya
“Babam da gidip dönmeyen bir martıya aşıktı!” diye martıca konuşuyor
Duyguluydu final ise daha bir hoştu kaleminiz daim olsun saygılarımla