SOBA ve KEDİ
üşümüşte yağmurlu bir gecede...
Yanıma uzanıverdi kancık tekir kedi. sesi titriyordu üşümekten üstümde isli çaydanlıgın mahsun solosu huzurlu bir ninniydi ona üşümediği yılların. tüyleri ıslak kilim kokardı ne zaman üşüse sarıldığı bir sevgiliydim ben ona ... ve karakış bitti.Hiç düşünemedi çekik gözlerine vurgun olduğumu... Alışmıştım yanımda ısınmasına,birşeyler mırıldanmasına,yağmur susana değin sağanak ağlamasına...Ve yaz geliyordu ,çıplak ayaklı esmer olma isteği... Sıcağıma değmekten sıkılmıştı artık üşümesi degeçmişti . Buz gibi küllerimle bıraktı gitti ısınmış kancık tekir kedi O yüzden üşüyen kancık kedileri sevmem ben. O kuyruğunu pusula edip azıcık serince yerlere gideceğim dedi.UYGUN degiliz birbirimize hem senin de eline mi bakacam dedi.Ona gölgeli bir ağaç gerekti birde aç kalmayacağı yağlı bir kapı, Banaysa üşüyen kancık bir kedi birde samimi bir kış... Başkalarıda geldi yanıma bir yudum ısınmak için iliklerindeydi üşümenin acımasızlığı ben onları senin gibi ısıtamadım.Olası değildi bir odun sobasıyla üşüyen kancık tekirin mevsimlik aşkı...Yinede ben onu her kış bekledim birgün üşürsen sesin kaybolursa ecinni karanlıklar da çekinme kancık tekirim ben senin gibi kin tutmam öyle...Tüylerin ıslak kilim kokunca gel otur koyun postunun üzerine sıcağım hep senin olsun ve kara kış hiç bitmesin , bitmesin. 22. 18 .01-01 2011 datça özgen vezroğlu |