Sokak Çocuğu Yılmaz
Annem zengin evlerin emekçisi,
Babamsa dünyadan zamansız göçmüş biri Annem binbir cefayla boğuşur, Yinede hayata borçlu çıkardı. Hayat merhametten yoksundu. Bir zamanlar okula giderdim. El değmemiş hayallerim, Geleceğe dair umutlarım vardı. Okumayı ekmek, su gibi severdim. Annem oğlum büyük adam olacak der, Pamuk gibi elleriyle başımı okşayıp, Mutluluğun en güzel resmini çizerdi. Kararımı vermiştim,kesindi, Okuyup büyük adam olacaktım. Annemi dizlerimin dibinde oturtup, Kaybettiği bütün güzellikleri, Duvarları sevgiyle örülü dünyamda, Ona birer birer yaşattıracaktım. Ben sokak çocuğu Yılmaz, Daha sekizinde bir çocuktum Kara bir haberle ateşlerde tutuştum Azrailin ürpertici soluğunu İlk defa başucumda hissettim Dünyadaki biricik dayanağım Varlığım,hazinem herşeyim Gül kokulu anneciğim Bir elveda bile diyemeden Gökyüzünde kayan bir yıldız misali Avuçlarımdan ansızın kayıp kaybolmuştu Artık rüzgarda savrulan toz parçasıydım Kanatları kırık bir güvercin. O gün hiç tanımadığım bir duyguya Esir düstüm; çaresizdim Yenilmiş bir hükümdar kadar Kızgın ve ezikti yüreğim Çalışmak gerekiyordu ,okulu bıraktım Ayakkabı boyadım,simit sattım Güçümün yettiği her işte çalıştım Hayat ne verdiyse kabullendim Esirgediğinin peşinden hiç koşmadım Ne kadar uğraşsam da Alnıma yazılan bu kara yazıyı Bir türlü çıkaramadım Elimde avucumda bir ev kalmıştı Onuda haciz memurları aldı. Ben, sokak çocuğu Yılmaz, Daha sekizinde bir çocuktum Yuvası dağılan ,kimsesiz Küçücük bir kuştum Kendimi sokağın kollarında buldum Bir süre sokaklarda yatıp kalktım Birçok arkadaşım oldu Esrarkeş,hırsız, serseri... Vurdumduymazlığın resmiydi hepsi. Bu rolleri isteyerek almamıştı hiçbiri, Oynamak zorundaydılar,benim gibi, Mahallenin bütün çocukları Sokak çocuğu diye seslenirlerdi Önceleri onlara aldırış etmezdim. Bazen kulaklarımı tıkar, Bazende gülüp geçerdim. Sonra ,bedenim anne hasretiyle yanardı Kalbim göğsümden çıkmak istercesine Yaramaz bir çocuk gibi, tepinir durur Gözyaşlarım sel olup akardı Başım,annemin dizlerini arardı Çocuklarda en az,hayat kadar gaddardı Ben, sokak çocuğu Yılmaz, Gökten merhamet yağsa Bir damlası bana düşmez Savurganlığıyla cömert hayat Bir tek bana acımaz Kör bir kurşunla vurulsam Kimsenin umrunda olmaz. Daima bir şeylerin eksikliğini hissederdim Okul önlerinden geçerken Çocukluğumun orada kaldığını bilirdim Ne zaman bir anneyle çocuğu Yan yana el ele tutuşmuş görsem Şefkatin annemle gittiğini anlardım O an çaresizliğin acziyeti İliklerime kadar işlerdi Güçlü olmasam da Görünmeye çalışırdım Yinede bir türlü beceremezdim Nede olsa ben daha Sekizinde bir çocuktum Yuvası dağılan ,kimsesiz Küçücük bir kuştum insanların türlü türlü yüzlerini gördüm Alaycı ,tiksinen ,hor gören,nefret eden... İnsan olduğumdan utandım. Onların dünyalarında bir ayıptım Sofralarında ,işe yaramaz bir fazlalık Kökten kesilmesi gereken, İflah olmaz ,ıslah olmaz bir kangren. Ey güzel mahluklar ; insanlığıyla övünen Ben, sokak çocuğu Yılmaz Kimi zaman balici ,tinerci bazende hırsız Karnınız doysun diye aç bıraktığınız Uykunuz bölünmesin diye unuttuğunuz Köpeğinizden bile değersiz gördüğünüz Kimsesizliğini ayıpladığınız Tüm varlığıyla sizin eseriniz... Cevher OLT 1998 |