Nereye gitmeliyim, hangi eşikte müddat-i nefesteyim!Ardım sıra baktığımda Her ne kadar yüreğim dağlanarak acıyı yaşatsa da Aşk kalbime sancıların serencamını anlatıp ruhumu hazla kuşatınca Neyleyim selam vermesinler Zanlarla gülümseyip halimle alay etsinler nefesler Hiç hamiyet göstermesinler ve nefesin azizliğine aldırmayıp gitsinler Ben kendi kendimle davalıyım Ruhumda feveran eden hırçın dalgalarla gamlıyım Ve nefsimle belalıyım, hakikat bendine ihtiyacı bulunan bir insanım Kime ne derim, sefilliği bilirim Kalbi fakirliğimle nefeslenirim, ruhumda halsizim Solgun umutlarımla toprağı özlerim ve anılarımla yüzleşip üzülürüm Ne kaldı geriye baksam hasret Amma lakin bu mümbit ülfet kimler için bir dert İhsan kalbim için zaruret ve ihlâs ruhum için edep içinde bir nimet Aşk sevilene seslenmez, üzemez Sevilen için her hangi bir basireti gerekli görmez Seven kalp için inşirah dileyerek umuda küsmez ve hazzı terk etmez Hicran yetiyor işte her nedense Ruhum prangaların eşiğinde özgürlüğe meyletse de Kalbim kendi ikliminde ve aşkının müstesna güzelliğinde asudeleşince İşte o vakit beşerlik azat oluyor Kul olmak letafeti yetiyor ruhu iştiyakla kuşatıyor İnsan olmak kemali yeti arzuluyor ve edep dirliğinde hilmi salıyor Aşk seni kalbinle nazar ettiriyor Zanlardan kurtarıyor ve inayet için azmettiriyor Feragati önceliyor ve takvayı gözler önüne sererek seni yetiştiriyor O vakit hakikat seni anıyor Kalbin aşk ile hakkı zikrediyor suhuleti diliyor Vuslat erişilmez olmaktan çıkıyor ve seni muhabbetle davet ediyor Mustafa CİLASUN |