üşümeyi giyindiğim yerde boşluğun iki yakasını tutan sayıklamalarım başlar sonrası kızılca kıyamete cennet nefesi sağmaktır kim bilir!
diyarımın bir solukluk sancısında ay düşer göğün rahminden poyrazın nasırlı teninde inler g/özümdeki arş…
şehrim ıslak şehrim salkım salkım sus seli
y/aralanır molasız kuşanmışlığım ateşböceklerinin fiyakalı yalnızlığına soyunur yüksek topuklu özlemlerim
ve… ötre örter örselenmişliğimin öykünmesini
seslenirim yaşama kolladığın kadar kısırlaştır karanlığın kısraklarını yelelerimi yalıyor rüzgârın vedaya coşkusu duy sesimi!
yadigar üşümüşlüğümün mahzenine kurşun sıkar kaygılarım hadi yaşam! terleyen gamzelerime kan/at ol sür süvarilerini surlarımın silüetine
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara ant olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Anka Ayazı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Anka Ayazı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir gecenin koynunda bir karanlık saklanırken içimizde karanlığa bayrak açacak gücümüz varsa kaybewtmeyiz kirlenmişliklewrle girdiğimiz hiç bir savaşı. Öyle bir içsellik ve derinlik varki dizelerde. Şiirin efsunlu güzelliğinde kayboldum sevgili dost. ŞİİRDİ EMEKTİ YÜREKTİ
Söylenebilecek ne varsa şiire ve şairine dair dostlar söylemişler zaten şairin meyveside ortada... Bizimse tebrik etmek düştü payımıza... Yüreğinize sağlık... Kaleminiz yüreğinizin sesi olmaya devam etsin... Tebrikler...
Serbest şiirlerde en çok rastladığımız anlam kopuklukları ve şiirin başı ile sonu arasındaki uçurum durumu zaman zaman serbest müstezat şiirlere eleştirel bir bakış getirmiştir. Şairler bu sıkıntıya düşmemek adına bentleri birbirine bağlayan köprüler kurarak okuyucunun şiirin içinde kalmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Şiirin bir çırpıda okunmasına yarayan bu durum inanılmaz anlamda okuyuş zevki de vermektedir hele hele tıpkı bu şiirde olduğu gibi anlam bütünlüğünü zirvede tamamlayan mısralar da olunca "
y/aralanır molasız kuşanmışlığım ateşböceklerinin fiyâkalı yalnızlığına soyunur yüksek topuklu özlemlerim
...
yadigâr üşümüşlüğümün mahzenine kurşun sıkar kaygılarım hadi yaşam! terleyen gamzelerime kan/at ol sür süvârilerini surlarımın silüetine
Gibi kıtalar...
yine serbest şiirlerde en çok rastlanılan sıkıntılardan birisi de imge sevdası yüzünden ciddi anlam bozukluklarının "imge yaptım" açıklamasının da çok ötesinde yanlışlıklarla dolu olması durumudur... benim deyimimle imge manyağı haline getirmeden yazmak gerekir şiirleri... bu şiirin bu hatalardan da arındığını görebilmekteyiz... en çok beğendiğim yer ise "kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara ant olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul" betimlenmesi inanılmaz bir zenginlik katmıştır şiire...
çok beğendiğimi ifade ediyorum ve şimdilik gidiyorum....
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara ant olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz... şiirlerde kalsın bu usul usullar ki siz hep yazın. kutlarım.
Sessizlik içinden bağıran çığlık Baktım kimse yoktu Sokağım Caddelerim Şehrim bomboştu. Her adımım kendimde çınlarken Toplar patlıyordu kalbimin surlarında. Nasıl durulurum, Nerde beni bana anlatacak bilgin Durdum kıyılarımda. Eteklerinde kardelenler fışkıran Ağrı gibi Ağır ve derinden bir ah çektim ki Sular çekildi içimden Kumkuru oldu o koskoca hayat suyum Çatladı çatlayacak kalbim Beni bana anlatacak biri kim?
Dört yanım Ayağımın altı Gökyüzüm Çelikten bir kafes ki: Günden güne daralan, Bir nefeslik yerim kaldı sanki Göğsümde öyle baskı var: Susun Susun Sizlerin sesinden duyamıyorum Kendimi, Beni bana anlatacak bir ben miyim?
Mezar taşları yaşlı gözlerle bakıyorlar Biz diyor en büyüğü, Senin gibiydik evlat Bak dokun şimdi Bir avuç toprak.
Büyük bir yapının önündeyim Tarih bin yıl evvel. Giriyorum, Koca bir kalbin içindeyim. Nasıl da dönüyor başım Her şey benle dönüyor Masmavi bir gök kubbe gibi Başımdan aşağıya mana dökülüyor.
Bilmeden kendimi Acziyetimle eğilmişim O koca kalbin içinde Bir damla can Nefes alıyorum şimdi Kalbim öyle büyüdü ki Artık sonsuz bir alemim var.
Toprağa sürüyorum alnımı Toprak olmadan tevazuyla birleşmek için Secdeler üstüne secde ettiğim Herbir zerrem huşu içinde Baktığım her yerde Rabbim, Beni al o sevgiden vahyin Tertemiz yüreğine.
Kendimi bulmak için girdiğim kapı, İnsanım biliyorum Artık Öyle değerliyim ki: Yaratan Rabbim Beni bana bırakmaz Bırakmadı da, Kıblem, yönüm her şeyim. Ben kendimi buldum İnsanlığımda dirildim, Dindim, Vahiyle yükseklemek için Kendi fıtratımı bildim, Elhamdülilllah.
Melik Haker tarafından 6/10/2011 7:51:24 AM zamanında düzenlenmiştir.
hadi yaşam! terleyen gamzelerime kan/at ol sür süvârilerini surlarımın silüetine
şiirin başlığı bile çekiyor şiire.....vee baştan sona harika dizeler...tekrar tekrar okunası...yürek sesine ve kalemine...teşekkürler şairem...hep...sevgimle...
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
Acılar herhalde gönüllü başlıyor. Güzel şiirini kutlarım. Saygılarımla
Şiir bitince bir "Ama " döküldü dilimden. Şair sustu, okuyan susamadı...
Ama sen bunu hep yapıyorsun şiirim. Hani düğünlerde oyuna kalkmak istemez ya bazı kadınlar. Biri gelir zorla çekiştirir kollarından. Sonra oturur o çekiştiren. Nazlanan sahneden inemez ya, öyle bir şey senin şiirlerine misafir olmak. Şair susuyor senin şiirlerinde, o son demde son ana kadar susan okuyucu konuşmaya başlıyor...Şiirin güzelliği de bu olsa gerek...Ya da şairin başarısı...
Kelimelere kalay atan kadın...
Seviyorum seni de, gür bir coşkuyla ç/ağlayan şiirlerini de...
Aynur Engindeniz tarafından 6/5/2011 8:25:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şiirin sondörtlüğü koca şiiri tek satırlara özetlerken adeta bir Hamlet söyleyişinden görüntü yansıtır..
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim ..kalan inler..bu şiir bir inlemenin türküsü.. hoca bittim bu şiire tebriklerimle
Anka ayazları aklıma ‘marifetname’ de geçen bir kuşu aklıma getirdi. Göğün mavisini bu kuştan aldığını öğrendiğimde daha bir şaşkınlığım artmıştı. Anka kuşunun o olmadığını biliyorum; ama hayalleri yıkılmasın diye içimdeki yetim düş sesli çocuğun, şiire öyle bir giriş yaptım.
/Gökyüzüne uzanan eller misali/
Boğumlamaların insanın nefesini tıkadığı yerde, hiç görmediği Cennet tasviri ile nefesler alıp vermesi ne kadar da garip değil mi? Kızılca kıyamet içerisinde, figuran hep ‘kırmızı’. Oysa sayıklamalar içerisinde gözlerini kapattıktan sonra renk diye bir kavramda kalmıyor.
Gözünün arşa dokunduğu yerde, yine ‘anka’ heyecanı, yine birkaç saniyelik düş boğumlarının şairine bıraktıpı bir yaşlı senfoni Biliyor ki, kelimeler ile oynamak istemez isen, onlar rahat bıraktığın ay ışıklarında sancılı dahi olsa diyar diyar terini akıttırıp sayfalara, raks edebilecek.
Her insanın dinlenmeyi hak ettiğine dair izlenimler bırakır tüm yağmurlar, insan zihninde. Belki devrik, belki de düzenli olan bir devrim içinde. Ama bu kuşanmışlığın ardı sıra mola verecek yaz gelmiştir çoktan. Toprağa baktığım an ateşböceklerinin artık mevsimi gelen molalara hazır olduğuna dair insanlara haber verdiğini düşünürüm, ve yüksek topuklu özlemleri ardı sıra babetlerini giymiş vuslatlar dolanır şehrin bağrına, şairin kalemine, kelimelerin kirine.
Hayata bir bildirim düşer, o bildirimde coşkusunu özünden almış yaşam dolanır seslere ve şairi haykırır örselenmiş motivasyonları ardınca hayatta.
Oysa tüm yorgunluklar ve tüm bezişler gibi, yegane payesi yaşamak olan kaydıraklı sevinçler ardınca, yaşlarının daha düşmeden buharlaştığı zorlu vaziyetlerin kurşun sıkılmış düşlerinde, yine de çağrısında onun alınteri ile kazanıldığının farkına varamadığımız gözyaşlarının gamzelerde doluştuğu gece ayinleri altında artık süvarisi kalmamış silüetleri, bir daha bir daha çiz diyor şair!
Çünkü o da biliyor ki; Hayal kurduğu yol, ‘yaşamak’ denilen ormanın sonunu buldurtmayan bir çilekeş oluyor. Arada molalarda yardımcı olabiliyor; ama o yola giderken şairinde dediği gibi:
‘ salıncakların iplerini kesmeli usul usul’
HakkınSesi tarafından 6/3/2011 2:25:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
imge sancısından doğar mehtabın anka ayazı kıyamet nefessiz kalır rahmine düşerken yazı boşlukların yakasından bir sus seli olur akar yelesine fiyakalı yalnızlıklarından takar...
heceyle eşlik edeyim dedim...
önceki şiirlere nazaran çok daha açık ve duru gibi geldi bana bu şiir... bu kıvam bence enfes bir kıvam ve çok büyük bir keyifle okunuyor...
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
akıcı dizeleri, akarken dimağımda bırakan final ve şiir tbriklerimi bıraktım...saygımla
Çok şeyler yazılabilir bu şiir için ... Gerek anlam olarak, gerek imge derinliği üzerine.... Gerçek şu ki okuyanı şiire boğuyor... Ben şiir okudum demek için herkese tavsiye edilir... Bravo ....
yadigâr üşümüşlüğümün mahzenine kurşun sıkar kaygılarım hadi yaşam! terleyen gamzelerime kan/at ol sür süvârilerini surlarımın silüetine
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
O gönüllü tutsaklık değilmidir ki bizlerin kanımıza giren şair... Güzel bir şiirdi.Kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun. Saygı ve sevgiyle.
fasit bir terennemünün ayak izleri soluduğum reddediyor açlığım metanet telkinlerini yüzüme düşmüş aysberg soğuğu sevdim seni adı soyulmamış kabuk gibi içine giren kurttum ne doyabildim sana ne de yarana...
daha en başından başlamış şair zihni çelmelemeye. ve sanatsal bir girizgaha nihilist düşünler asmış çengellere... a ve n ile yapılan ses oyunlar muazzam olmuş ve rüzgârı ateşe üfleyerek ters tezahür sokmuş akıllara. burada 'anka ayazı' belki sadece şairin bilebileceği belki de özel anlam içeren bir sözcüktür. ben bölümü, dinginleşen bir fırtınadan sonra mırıldanılan bir umut türküsü okudum...
üşümeyi giyindiğim yerde**** boşluğun iki yakasını tutan sayıklamalarım başlar sonrası kızılca kıyamete cennet nefesi sağmaktır kimbilir!
üşümeyi giyindiğim yerde!*****
beş yıldızlık bir imge. soyut bir tabirin gerçeklik ve hissettirme yansımasına ve becerisine kocaman tebrikler...
ve; cennet nefesi sağmak**** bu da hayli özgün bir imge . şiir bahçesine dikilen adı bilinmedik bir çiçek gibi hem zihinsel hem görsel platform peyzajı muazzam. sonundaki ödüle yürürken çekilen acılar değer...
ve şiirdeki en sanatsal ve parlak dize; ki ''ö'' harfi zaten kelime seçer ce zor bir harfimizdir.
ötre örter örselenmişliğimin öykünmelerini*****
yalnız bence, ''örselenmişlimin öykünmeleri'' değil de öykünmesi ya da öykünüşü olsa daha iyi olurmuş çünkü tekil çoğul çarpışması olmuş gibi..
donanımını zaten bildiğimiz şair sıradan dzilişleri aşmı çoktan. hem kelime dağarcığı hem de zihninden elime melekelenmiş kalem şiir adına üst düzey söylemlere taht kurmuş bellek tutmuş. sanırım ustalık dediğimiz de o. yani söyleyeceğini ifade etmek dışında ekmeğin üzerine balı da sürerek afiyetlere sunar gibi;
yadigâr üşümüşlüğümün mahzenine**** kurşun sıkar kaygılarım hadi yaşam! terleyen gamzelerime kan/at ol sür süvarilerini surlarımın silüetine
yine boşu yok şahane dizgiler. yadigar üşümüzşlüğün mahzeni! akıl saran zihni yoran bir imge daha. hem şiirsel söylemi çok iyi hem de yarattığı metaforun titremesi okura geçiyor. bu da kelamın kuvvetindendir... ayrıca bir çoğumuzun yanlı yaptığı hatta bilmediği kelimede / işaretinin doğru kullanım versiyonuda örneklenmiş kan/at bölmesinde. hatta burada iki değil üç anlam var.
1- kanat (uçmak anlamlı ki esas mana bu zannımca) 2_ kan at manasında 3_ at binek hayvanı olarak
öyle bir alt dize konumuş ki; buradan iki anlama da uyar bir ustalık konuşturmuş şair. kanat ol ve ar ol ile alt dizedeki
sür süvarilerini surlarımın silüetine!
hangisini seçersek anlamlı bir dizgi oluyor. bir özel tebrik daha ...
ve final;
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
öncelikle affınız olursa ''and olsun'' zayıf bir kelime bence yakışmamış yerine. yine final bölüm olarak gayet iyi olsa da bence üst bölümlerdeki anlatının dışında olmuş gibi. ya da ''üzerini tam giyinememiş''.. gerçi ''gönüllü tutsaklığın kanına girmek'' de bir yönden yukarıdaki çağrıya destek olmuyor değil. en iyisi ukalalığı burada kesmek .:)
yazdıklarınızın tümü gibi; bu da gayet kuvvetli; hem edebi hem söylem olarak usta işiydi. çok laf yalansız olmaz ya! bu kadar lafı güzaftan sonra şiir yüreğinize sığınarak hatalarımın yanına kucak dolusu tebriklerimi bırakırım bir kere daha...
kavgamın dipsizliğine astığım tüm çığlıklara and olsun ki ruhumdaki salıncağın ipini keseceğim usul usul sığınıp gecenin koynuna gönüllü tutsaklığın kanına gireceğim sessiz sessiz...
boşluğun iki yakasını tutan
sayıklamalarım başlar
sonrası
kızılca kıyamete
cennet nefesi sağmaktır
kim bilir!
Yine siz; Yine mükemmel... Ne denirki... Tebrikler...