A Ğ I TŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dilerim kimse böyle bir ağıt yazmak zorunda kalmaz:(
Ey! Kızıl haziran! Yine geldin tüm kızgınlığınla yüreğimi yakmaya! Ne istedin? Akşam karanlığında yuvasına konmuş kuştan! Esirgemedin, korumadın; eli silahlı puşttan! Ah! Habil’im ah! Devranlar gibi devrilirken gecenin içine Ay doğmadı Yıldızlar parlamadı üzüntüsünden! Yüreğim nasıl dayanır şimdi bu acıya? Söyleyin Havva’ya artık doğurmasın Habil nesli tükenirken, Kabiller çoğalıyor… Habil, tek kurşunla devrilirken Nasıl diyebilirdim ki Kabil’e; “ciğerinden yan!” O da benim ciğerimden bir parçayken… Hey Kabil! Duydum ki, Habil’i katlettiğin yerde mangal yakmışsın Burnuna gelmedi mi hiç Cızırdayan ette, Habil’in kokusu? Tavşankanı çayınla keyif yaparken Habil’in yüzünden süzülen kan Damlamadı mı gecenin kızıl karanlığına? Söyleyin Havva’ya artık doğurmasın Habil nesli tükenirken, Kabiller çoğalıyor… 01.06.1999/Emine UYSAL Sevgili Kalimera’ya yüreğime ses olduğu için binlerce teşekkür ederim. |
Kocaman tebrikler şair..
Ayrıca yorumlayan dost şaire de..Güzel yorumlamış..