ölümün rengi
Artık buralarda duramam,
Bıktım, taşdım, soğudum bu zalım hayattan. Ne sevmeleri belli, ne kederleri.. Gözlerinden akan yaş şüpheli.... Artık gıdiyorum bu hoyratça yaşadığım hayattan. Asi oldum, huysuz oldum, durulmaz oldum, isyankar oldum. Kendi ütopyamda kendimin düşmanı oldum. Sırtımı cumbalı karakolun duvarına yaslar oldum.... Bıktım yıllardır bize söylenen yalandan da yalan vaadlerden, insanların kendini düşünen fantazilerinden... ’Aşkın baygınlğıyla meşk etmekten’..... Ölümün rengini merak eder oldum... Ak kefenden akmıdır? Kara topraktan karamı? kapıyı çalacakmış kadar yakın, piyangodan çıkacakmış kadar uzakmı?.. Nasıl kabullenir insan o tahtanın civilerini gövdesine, Nasıl sığar insan bu dar çukurun içine, Tüm kederleriyle mi? Üzüntüleriyle mi? Göz yaşlarıyla mı? Delikanlı yüreğinin kanlı sevdalarıyla mı? Almayacaksa beni böle içine... Hiçine harcamışım güzelim yılları hiçine.... MERT ERSÖZ |