)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-183-)(-)(-)(
…………………………………………………………………………………………
Ne Güzel Uymuş Çıka çıka çıktım dağlar başına Bu dağa bu duman ne güzel uymuş Şükreyledim haktan gelen emire İman müminlere ne güzel uymuş Düğünde bayramda ederler zinnet Hak bize buyurdu farz ile sünnet Kafire cehennem İslama cennet Lanet kör şeytana ne güzel uymuş Der Sefili İncil indi İsa’ya Dil verildi elindeki asaya Zebur da Davut’a Tevrat Musa’ya Kuran Muhammet’e ne güzel uymuş ……………………………. Kobliyanlı Sefili ……………………………………………. 1870 yılında Gürcistan’ın Pulate kasabasında doğdu. Asıl adı Mehmet Yusufzade Kuşoyev’dir. Doğum tarihi bazı kaynaklarda 1882 olarak da geçmektedir. İyi bir eğitim gördü. Şiire ve edebiyata küçük yaşlarda ilgi duydu. Bağlama çalmayı da küçük yaşlarda öğrendi. Özellikle Ahıska aşıkları içinde usta sazcılardan biri olarak anıldı. Yörede bilgi ve deneyimlerine sıkça başvurulan bir konumda olan Sefili, şiirlerinde Molla, Cindar mahlasların da kullandı. Şiirin her türlü biçimini iyi bilen ve birçok örnek veren Sefili, yöredeki saygın konumu nedeniyle 1937 yılında dönemin Sovyet yetkilerince tutuklanıp bilinmeyen bir yere sürgün edildi. Ne zaman öldüğü ve mezarının nerede olduğu bilinmemektedir. Bazı verilere göre de, Orta Asya’ya sürgüne gönderilen Sefili, Sır Derya bölgesinin Slavyan şehrinde bir çalışma kampında tutuldu ve buradaki bir köprüde adının kazılı olduğu aktarılmaktadır.Kobliyanlı Sefili, Ahıska aşıklarının en önemlilerinden biri olarak kabul edilir. KAYNAK:© BeKa Sitesi …………………………………………………………………………………………………. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-183-)(-)(-)( Mükemmel yaratmış her şeyi Hüdâ Kırmızı renk güle ne güzel uymuş Nağmeler mest eder güzelse nida Güzel sözler dile ne güzel uymuş Bu sevda sevene yaktırır ağıt Saygıyla eğilir her salkım söğüt Sevdiği ardından giderken yiğit Rahvan atlar yola ne güzel uymuş İyi bak çevrene gözünü açta Rengarenk çiçeklerler düzde,yamaçta Türlü, türlü çiçek her bir ağaçta Meyveler de dala ne güzel uymuş Çölün ortasında bir baraj gördüm Karşıdan görünce hayıra yordum Bu su bur/da nasıl olmuş diyordum O gerdanlık Nil’e ne güzel uymuş Gönül testisinden sevda taşırmış Nefsini öldürmüş ve de pişirmiş Taptuk dergahı’nda kırk yıl geçirmiş O dervişe çile ne güzel uymuş Gerçek olan sevda sine yakarmış İnziva eder de dağa çıkarmış Hâkkın sevdasından yaşın dökermiş O gözyaşı sele ne güzel uymuş Sevgiyle yaklaşsan hemen anlıyor Bir şeyler söylesen seni dinliyor Lüzumsuz bir dokun nasıl inliyor Bir dut dalı tele ne güzel uymuş Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |