BU BİR İSTANBUL ŞİİRİDİR...
Bu bir İstanbul şiiridir
uzaklardan, up, uzaklardan ta Anadolu’nun bağrından bir İstanbul özlemiyle yazılan Çoğu zaman Haydarpaşa tren istasyonudur şehre ilk inilen yer nice umutlar, nice zenginlikler hayali vardır, İstanbul’a ilk gelen çoğu umut insanının köyünü, tarlasını, sabanını, eşini,bacısını bırakıp ta gelmiştir,o insan İstanbul’a İstanbul umut şehri İstanbul iş,aş,gelecek şehri İstanbul sadece Türkiye’nin değil... her turist ve gezgin tarafından söylenen Dünyanın en güzel şehri Yıllar var ki gidip,gelirim bu şehre İstanbul’a, eski bir adıyla,İslam bola Müslümanların çokluğu yüzünden İslam bol demişler ilk önceleri ona şimdi dillerde döne,dolana İstanbul olmuş adı İstanbul,bu vatana Uzun tren yolculuğun dan sonra sabah saatlerinde varırım Haydar paşaya sonra altın yaldızlı salondan geçerek hani o,eski Türk filmlerinde izlediğiniz merdivenli yoldan inerim aşağıya Vapur gişelerinin yanına insan kalabalıklarının arasına Karşımda gözüken sanki uçsuz bucaksız bir deniz martılar vapur semalarında insanlar vapurların üst katlarında şimdi bir vapur yanaşıyor limana kalın sireniyle bağıra, bağıra Bir jeton alıyorum gişeden karşıya, Sirkeciye giden ben İstanbul’u pek bilmem ama dolaştığım yerler Sirkeci ve Beyazıt’tır birde Mecidiyeköy ve Fatih tarafları Vapurdayım şimdi dalgaları yara,yara ilerliyor arkasında beyaz köpükler,gemi siz bilmezsiniz ama, deniz tutar beni karşıda denizde, dev büyük gemiler kim bilir hangi memleketlerden gelirler Uzaklarda deniz kenarında İstanbul’un kurulduğu yedi tepeden birinin,eteklerinde surlarıyla ve kale burçlarıyla yeşillikler arasında uzanan Topkapı sarayı Gemi de yaşlısı, genci her nevi, satıcısı ve çaycısı ve bin, bir meslek te işe giden memuru, işçisi ve emekçisi Sıcak salep ve çay dağıtıyorlar garsonlar sabahın ilk saatlerinde ben gemiden şehre,karşıya Sirkeciye,ilk indiğimde bir sevinç kaplar içimi binlerce insanı ve binaları gördüğümde Biraz dolaşıp öğlen vakti tekrar Galata köprüsü yanına geldiğimde en sevdiğimse... Galata köprüsü başındaki denizdeki sandallarda satılan dörtte bir bütün,acı soğanla birlikte verilen balık ekmeği yemektir ve oturup, yer bulabilirsem bir kenara denizdeki dalgaları seyretmektir Ve gezmek, binlerce insan arasında belki farklı lisanlar arasında gezmek, cadde boyu,deniz boyu sayısı binleri bulan vitrinlere baka, baka İstanbul havasını koklaya, koklaya bazen otobüsle, bazen yaya, gezmek... Gezmek, İstanbul’u eşsiz mimari’li Fatih Camisini geniş meydanlı, onlarca satıcısıyla ve muhteşem üniversite kapısıyla Beyazıt’ı eski, yeni kitaplarla dolu olan, sahaflar çarşısını içinde ne ararsanız bulunabilen, büyük Kapalı çarşıyı etrafında bisikletçiler ve içinde elektronik eşya satan Doğu bank’ın yanını,Tramvay yolu kenarını kuru üzümünden, fındığına,her şeyin satıldığı,Mısır çarşısını gezmek İstanbul’u Belki üzerlerine milyonlarca insan basmış kaldırım taşları üzerinde, gezmek İstanbul’u gezmek,bitmeyen adımlarla ciltlere sığmayan binlerce eski kültürel ve yeni çağ yapı ve sokaklarını gezmek gezmek, görmek İstanbul’u havasıyla,suyuyla buram,buram deniz kokusuyla,hissetmek İstanbul’u Gezmek,İstanbul’u Osmanlıdan kalan tarihi çeşmelerinden sular içmek Galata kulesinin yanından geçmek Dolma bahçe sarayını görmek deniz dibinden yürümek,gezmek İstanbul’u Gezmek İstanbul’u,iki karayı birbirine bağlayan geceleri birer inci gerdanlık gibi parlayan muhteşem Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul Boğaz köprüsünü görmek deniz ortasındaki taştan duvarlarla örülmüş Kız kulesini seyretmek,gezmek istanbul’u İstanbul bitmez bir şehir her tarafı insan kalabalıkları sanki akıyorlar nehir,nehir İstanbul,on iki milyon nüfusuyla vatan içinde vatan onlarca evliyaları da var türbelerinde yatan İstanbul bir İslam şehri Sultanahmetiyle, Süleymaniyesiyle ve diğer yüzlerce,güzel Camisiyle her ne yöne baksanız,bir Cami yüzyıllar öncesinden bugüne kalan ve içi,dışı her gün namaz vakitlerinde dolu olan İstanbul bir İslam şehri her gün minarelerinden semaya en güzel sesli müezzinler tarafından beş vakit ezanlar yankılanan cadde ve sokaklarında Allah selamıyla konuşmaya başlanılan Ah İstanbul, uzun zaman oldu seni görmeyeli uzunki,ne uzun,bir bahar değil,bir kış değil ben diyeyim dört mevsim sen de bana, dört mevsim bir bahar geçti aradan Bir yerin değeri uzak kalınca anlaşılırmış ben senden uzağım şimdi İstanbul insan aklında hep sevilen, güzel yerler kalırmış sen aklımdasın, sevilensin İstanbul ah İstanbul, İslam’ı bol İstanbul. 24.04.2005 14:21 MÜSLÜMAN Yazar, Aydın, Düşünür HASAN BEYAN © |