HERHANGİ BİR ZAMAN VE İNSAN...Vurdu kendini Yaşamın yollarına Yürüdü gitti. Kaktüs çiçeklerinde gördü Renklerin cümbüşünü Yumuşacık, kadife gibi Dikenli. Çölün kumlarına gömdü Her adım atışında Kum tanecikleri gibi Geçen zamanı. Ve yüzyıllar öncesi Maviye bürünüp Yeşile boyanmış denizin Kumullara sinmiş kokusu Beyninde dansederken Bazen korktu Türküler yaktı Akıl erdiremediklerine. Teninde Toza bulanan tuzun Yakıcı etkisiyle Sığınacak yer ararken Tanrılar yarattı yüreğinde Yapan Yıkan Korkutan Yine de yürüdü korkmadan. Truva’nın surlarıyla meşguldü Çünkü Poseidon. Ve Vezüv henüz uyuyordu. Üstelik o zamanlar Fay hattı filan da bilinmiyordu. Her adımda tüketirken Ürettiklerini Sonunda kölesi oldu Kendi kendinin Farkına bile varmadan. Ve yürüdü ardına bakmadan. Kum ve zamanla örtülürken ayak izleri Sadece rüzgarın soluğuydu Ardından Çığlık çığlığa Ağıtlar yakan... H Hikmet Esen |