SESSİZLİK...
Gözlerinin önünden kayboluşuyla hayatta durur aslında.
O sessizlik içinde duyduğun tek ses olan kalp atışın da yavaşlar, yavaşlar ve sessizlik. Kalbin fazla uzağa gitmiş olmaz ki hala sıcak. Onunla birlikte giden kalbin onun kalbine tutunur, Bir umut, bir şans beklercesine; tekrar atabilmek için, Tekrar aşkla hayata dönebilmek için… Ama ne yazık ki sevdiğin kadar sevilmezsin hiçbir zaman. Biliyorum alçaklık, hatta kahpelik onunla birlikte senin hayatının ellerinden gitmesi. Biliyorum, sende biliyorsun geri vermeyecek onda kalan kalbini. Kabullenmek lazım taş olacak kalbin, onun sevgisinden mahrum. Ağlayamayacaksın bile, öyle bir duracak ki zaman, gözlerin dolmakla kalacak sadece. Uzatacaksın elini, çırpınacaksın hatta ama öyle çok uzaktır ki sana ulaşamayacaksın, dokunamayacaksın. Hayallerinde bile yakın olamayacaksın ona, Bakmaya kıyamadığın aşkına… Evet biliyorum, nasıl yaşayacağım diye soracaksın bana. Yaşayamazsın ki kalbin sende değilken, Onun kalbine tutsak edilmişken… Onu sensiz her gördüğünde bir daha, bir daha öleceksin. Alamadığın her nefes bir de boğacak seni, Onunla geçen güzel günler gözlerinin önüne gelecek ve karabasan gibi çökecek üstüne. Duran hayatının hareketlenmesi için gülümsemesi gerekecek. Onun için arkadaşça, tabi ki senin için aşkla. Ve sessizlik içinde bir ses, Kalbin onun kalbinde tekrar hayat bulmuştur. Hayatının başlaması on saniyelik yaşadığın bir umutla biter. Onun ellerini başka ellerde, dudaklarını başka dudaklarda. Ve tekrar bir sessizlik… Bir daha hiç ses duyulmayacakmış gibi bir sessizlik. Bundan sonra böyle bir döngüyle geçer aslında yaşamın. Hapta içsen, camdan da atlasan, kalbinde çıksa yerinden ölemezsin! Ama korkunç bir acı çekersin. Ölümün yanında uyku kalacağı… SELCAN TÜRE |