hiç...öylesine..
Çekil Bedia güneşi vuracağım
Sen küçükken sarı bir top çizerdin önce Yanlarından çizgiler çıkarırdın onlar da sarı Güneş oldu derdin Inanırdım sana hep inandığım gibi Ev çizerdin pembeye boyalı Perdeler takardın pencerelerine Bazen kırmızı bazen mavi ve muhakkak puantiyeli Yeşil bahçesi olurdu Ev kadar üçüncü boyutsuz iki ağaç Ondan bir boy ufak çiçekler çizerdin Ben yine inanırdım benzemese de oturduğumuz eve Dağ çizerdin güneşin bazen önünde bazen arkasında Yani kağıdın neresi boşsa o anda En tepesinde kar olur derdin gerisi kahverengi etekleri bir daha yemyeşil Bir dere eklerdin derinliksiz Sence evin bence dağın oralardan aşağı salınırdı Maviye boyarken üstümüze geliyor bak kaçalım derdin Korkar ağlayarak kaçardım, sen gülerdin Sen gülünce ben sana inanır sokulurdum resme tekrar Bak derdin güneş olmasa bunlar görünmez Bastırarak daha sapsarı yapardın resmin en parlak kısmı olurdu Büyüdüm birgün Ne varsa gördüm o güneşin altında kararmış pencerelerde isli perdeler dağılmış bahçelerde solmuş çiçekler çamur rengi derin dereler ve gri dağlar vardı hep Beni kandırdığın her renk kaybolurken teker teker Mavi yeşil ve pembe beklediğim ne varsa hep kararırken Bir tek yine sarı yine sapsarı Güneş kaldı, onun da etrafı çizgisiz Ve sen beni hep iki boyutlu ve derinliksiz kandırdın Sana kıyamam, çünkü hiç kırmızı yoktu ki resminde Çekil şimdi önümden.. Çekil Bedia güneşi vuracağım |
karanlıkta kalırız bak sonra
kutlarım, gerçekten çok hoş bir şiirdi.