BİR PAZAR GÜNÜYDÜ
Yine bir pazar günüydü
Kahretsin ki yine hatıralar canlanıyordu Yeni bir şiir doğuyordu bir şairin elinden Ve yüreğinden dökülürcesine akıyordu yaşları bir gece yarısı. Sabahlayacak kadar hüzünlü duruşunu Bırakıp rüzgara, kendi içinde yok oluyordu. Yok oluşları unutmuş şairin sesiydi bu. Ve işte gidişinin ayak sesleri Yürek parçalayan bu seslere dayanmak mıydı çok sevmenin ödülü? Yazın sonunda bahar yaşamadan geçmiyor muydu yıllar? Ya da yok mu yaprakların dökülmediği bir sonbahar... Bir pazar günüydü yine Büyük heyecanla gelmiştin gönlümün kapısına Ve biliyordun ki gönül kapısı sadece içerden açılır. Sen gelmeden hazırlanmıştı zaten yüreğim. Açılmıştı kapılar Ve en güzel duygular sandıklardan çıkartılmıştı senin için. Tüm şiirlerimi kağıttan bir halı yaparak üzerine yazmıştım Hepsine bas geç diye Ayrılık kokan şiirlerimi yok et diye Gel ki gönül bayramı olsun Gel ki sözlerim ayrılığı unutsun. İşte bu umutlarla giymiştim en güzel gönül yeleğini Ve hoşgeldin demek için sana Gönlümün limanına çekilmiş tan vaktini bekliyordum.. Şimdi yine bir pazar günü, Ortalık harpten çıkmış gibi dağınık Ne sandık kalmış ne de yıllanmış sözleri söyleyecek bir aşık Viraneye dönmüş yüreğimin en kuytu köşesindeyim Bir ses arıyorum bana hayat verebilir mi diye. Ve şimdi de yine limana çekilmiş gidişine el sallıyorum Bu kadar mı ansız olur gidişler, Nedendir gelirken hazırlıkların bitmesini bekleyenler Giderken bir hoşçakal demeyi bile çok görürler. Çünkü gidişler kolaydır Çünkü sandalı limandan çıkardın mı bir kere Onu açığa sürükler bir rüzgar elbette Ama bilinmez onun da akıbeti Kaçarak gittiysen bir yürekten Artık kimsede bulamazsın aşkın o ilk muhabbetini... FATİH AKTAŞ |