Mor düşlerim soldu, kalbim sessizce burkuldu!Her vakit lahza kendi lisanoyla sormuştu İçinden çıkamadığım ve bir tutkuyla bağlandığım derd-i gamımı Emel adına hezeyanımı, azim namına sarfettiğim hırsımı, içine düştüğüm ahımı İnanç dediğim kuruntularımı, tahkikine erişemediğim hakikatte salan umutşarımı Nasıl olsa bir ömrü zaman geçiyordu Bahşedilen nimetlerin kadri ne kadar biliniyordu, kalbim ne acı çekiyordu Ruhum sessizliğine çekilerek, kıt aklıma ve irademe hangi istikameti öneriyordu Nefsim boşluk kabul etmiyordu, ne kadar açlığı varsa zafiyetlerin içine çekiyordu Oysa neler öğrenmiştim büyüklerimden Hiç önemsemediğim edebi nezaketten, adab-ı muaşeretten, aklıma gelenlerden Neden bu kadar kayıtsız ve bir hesapsızlığın bendindeyim, söyle nasıl bir köleyim Hala niçin esaretin içinde nefeslenen biçareyim, yoksa hakikatten nasipsiz miyim Su için yol ne kadar aranan hardır İnsanın ruhunu aşk kuşatmazsa nasıl bir itminanlığın rüknüyle yaşanmalıdır İhlas ve ihsan dilden düşmeyen hicrandır, insanın kalbi ne kadar takvay-ı haktır An ve zaman nefsin vuzuhu için bahşedilmiş furkandır, sevda olmazsa heyecandır Ne vakit sormaya niyetlensem ahımı İçinden çıkmaya cesaret edemediğim meramımı, sukuta davet eden umutlarımı Nezaketin ve vecdin lisanıyla, azim be niyetin senasıyla yeganesine bırakmalıyım Her vakit benliğimi sorgulamalıyım ve hadsizlik yapmamalıyım aşk yaşamalıyım Mustafa CİLASUN |