TRABZON SEN KOKUYOR
Dün yalnız ve çaresizdim.
Seni aradım bu nemli şehrin sokaklarında Ortahisar’da dolaştım başıboş, Seni bulamayınca… Kimsesizliğimi anlattım Arnavut taşlı kaldırımlara. Kısmetsizliğimi paylaştım köşedeki dilenciyle. Gözyaşlarım yıkarken bu tarihi taşları, Bir ıssızlık rüzgarı okşadı yanağımı sen gibi, Üfledi saçlarımı,üşüdüm sensizlik soğuktu. İçimi ısıtan sözlerin yoktu. İndim ağır ağır Kemerkaya’dan Ganitaya, Baktım Tombulkaya’da mısın diye, Yine denizde coşuyor musun yaramaz Yunuslarla. Başak başını görür gibi oluyorum bazen, Ufukta kaybolurken Kızıltop, Akşamın matemi senin bakışında, Yakamozlaşıyor sularda. Gün güzeli sessizce kavuşurken engin mavinin kucağına, Sensizliğime bir kez daha Ahh! Çektim içim yana yana, Senin şarkını fısıldadım umarsız Martılara. Efulya’yı anlattım onlara.. Sordum,buldunuz mu Mete’ye yazdığı mektubu. Duymadılar beni,uçup gittiler, Senin gibi sonsuza… Trabzon sen kokuyor sanki, Her sokağı,caddesi,her köşesi, Yeri,göğü ve bir yağmur sonrası denizi. Nereye gitsem çimen yeşili gözlerin, O çocuksu yüzün izliyor beni. Uzanıyorum, gülümseyerek kaçıyorsun öte yana. Bu şehir sen kokmasan, Nasıl dayanırım yokluğuna… M.N.K 10 Mayıs 2010 |
14.01.2020 Sâlı. kadiryeter