SESSİZ SOLUKSUZ GÜNLER
Buruşmuş bir gecede yırtılır uykularım
Ayrılığı unutur seninle uyuklarım Darmadağım hayaller toplarım ayıklarım Alır götürür beni karanlık çıkmazlara Yoldaş eder bir anda içmez ayıkmazlara Hayra yorduğum düşler gelmez olur geceme Seni anlatsın derim sığdıramam heceme Bir ad verin ne olur çözümsüz bilmeceme Serseri mi deli mi kendini bilmez miyim? Doğduğuma ağladım ölürken gülmez miyim? Unutmuşum gayriyi senli geçer günlerim Çektiklerim zevk verir seste seni dinlerim Yılan olur çalgılar ağıtlar düğünlerim Yalnızlığa em derim biber olur yarama Vuslatını beklerim görünüşü zor ama Seherlerde sesledim kuytuların ardını Dağlar bile biliyor ayrılığın derdini Kapısı açık bekler gelip görsen yurdunu Bülbül konmaz gül açmaz bir harabe o şimdi Adım adım yürüyor bu seraba o şimdi Kapılar kapatılmış pencereler saklanır Mis kokusu aşığın yüreğinde koklanır Türlü türlü hallerle sevdalılar yoklanır Yaranın gül kokması yüzümü güldürüyor Leylalar leylileşir mecnunlar bildiriyor Sen dört duvar arası ben dışardan esirim Senin kabahatin yok aşksa benim kusurum Gönlüme olmuyor ki sana olsun tesirim Hasret damarlarımda ilmek ilmek işlenir Sadık dosttur sevgili benim ile yaşlanır Kalemim çırpınıyor esen fırtına ile Tutuşturduğun ateş kelam oluyor dile Gözlerimden dökülür çağlayanlarla çile Hıçkıran kelimeler gözyaşıma karışır Sevgin sarar sarmalar sarmaşıkla yarışır Tanyeri ağarırken seni giyinir şafak Güneş ile kararır üstüme çöker afak Bakma sen saçlarıma gönül yaşım çok ufak Bir çocuk say büyüyen daha elli yaşında El salla Kalendere uçurumun başında 03. 05. 2011 Haşim Kalender |
Tutuşturduğun ateş kelam oluyor dile
Gözlerimden dökülür çağlayan olur çile
Hıçkıran kelimeler gözyaşıma karışır
Sevgin sarar sarmalar sarmaşıkla yarış
mükemmel bir anlatım hissedilen hissedildiği gibi dökülmüş kaleme hocam ....