TELÂŞIM BUNDAN...ne çok kasvet bu ne yılgın bir nisan sürümekte ayağını gölgem gibi peşinde mayıs ardından haziran yalanmış göz açıp kapayana dek geçer dedikleri ne durgun meflûç zaman nasıl insafsız saplandığım balçık mıhlandığım duvar gönlümü zincirlendiğim zindan şarâbi bulutlar ıslatmakta usuldan saçlarımı büsbütün kuruttuğum gözlerimde direnmekte hatıran bir saçak altı yok bu sevdâda bomboş yollar ev yok bark yok gidecek yerim yok telâşım bundan ... haylidir hayra yorulmayan düşlere hapsoldum açılmayan pasyanslarda yenildi niyet yürek telveleri zifir karanlık dönen yok uzun yollardan şifâdan âzâde ıssız bir kaplıcada şifâ arar gibi muzdaribim sancılarım artıyor gün be gün düze hasretken yorgun ayaklarım ne ararım bilmem yokuşlarımdan göz güler yürek ferahlar mı meltem beklerken kopan fırtınalardan ve nerde görülmüştür en son sadakat dediğimiz ki bekleriz halâ gidenleri bıkmadan ey...vefâ beni bunca hırpalarsın da neden yâr-i cefâkâr kapısından döner gelirsin bir günden bir güne hiç çalmadan bu yıl da gelip geçecek yaz bilirim gönlüme bir şenlik bırakmadan bir ömür beni terketmedi nedendir sadık yârim sevdâlım ben gibi sitemsiz ve suskun sabır sarısı destansı hazan kanatsın varsın şarkılar ve çıldırsın sazlar belkilere terketmediğim keşkelerle eskitmediğim bir güfte var kalemimde bitirmeliyim bu gün bu gece yarın çok geç olacak telaşım bundan... CEYDA GÖRK nisan2011 |