TAŞ OLMAK VARDI...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Zaman öyle çabuk akıp geçiyor ki, durup bakmaya vakit bulamadan, ve ne olduğunu bile anlamadan değişiyor çevremiz gördüklerimiz ve yaşam tarzımız. İyi mi, kötü mü bilemem; farklı olabilir herkesin yorumu, ama yitirdiklerimiz sanırım hepimizin kanayan yarası...
..............(Çocukluğumun Ayvalık’ına)
Çocukluğum Sırılsıklam Akıp gidiyor gözlerimden Siliniyor gölgeler Akan zamanla Sığınsa da evlerin Saçaklarına. Hani masallar var ya ’Gökten düşen elmalar’ Ve dağıtımı hakkında Biri sana, biri bana; Kandırmışlar inanma Benim ki yok ortada. Ayvalık’ta, Cunda’da Denize akar Bütün yollar. Kapı eşiklerinde Çay demlerken komşular Erkekler Denize nazır Orfonoz’un kahvede Altıkol iskambile Koşardılar. Cunda’da Balıkçı meyhanelerinde Demlenirken şarkılar Taş Kahve Prafa oynayanlarla dolar Çığlık çığlığa Oyuna karışırdı Tavanda yuvalanan Kırlangıçlar. Celo’nun karpuzuna el atmak Cambazı bağırtmak Hele Bahri Baba’nın Kunduracı dükkanında Piyanosuna dokunmak Zinhar yasaktı. Ve cezası anamın Ayağının altındaydı. Sahi neden o zamanlar Terlikler o kadar sağlamdı. Yoksa kunduracılar mı Çocuklara düşmandı. Parantez içine alıp da yaşamı Durduramadık zamanı, Martılar söylüyor hala Çocukluğumun şarkılarını. Bu gün bile Her köşebaşında Renk ahenk açarken Akşam sefaları, Ne Naci Bey’in sineması kaldı. Ne de Üstün Dayımın Teknesiyle çıkılan Sandal sefaları. Taş olmak vamış Anasını satayım Arnavut kaldırımlarında. Düzene uymadan Direnebilmek zamana Omuz omuza Denize akan Sokaklarda... 23/08/2007 ...Ayvalık... H Hikmet Esen |
Anasını satayım
Arnavut kaldırımlarında.
Düzene uymadan
Direnebilmek zamana
Omuz omuza
Denize akan
Sokaklarda..."
Tebrikler...
Saygılarımla...