...RÜZGÂRININ RUHUNA “Fatihâ” OKUYACAK KADAR ESİNTİ VAR BENDE...bu ne biçim bir sevda..? usul usul sabaha uyanmaya hazırlanan karanlığın en koyu zamanı… hadi,geceye böl beni sorgusuz infaz ,sabır feryadının elinde titrerken, bağ bozumu dağılışlarda topla beni omca altlarında bir yanım, kendi suyunda çırpınan balığın nefessizliğinde sıkışırken kalbi, diğer yanım, iklimsiz papatyalar gibi özgürce patır patır açmaya çabalıyor Bu ne biçim bir sevda..? ıslanmasın diye uykularımı dolunaya saklıyorum tatlı bir ürperişin çıplak tende gezişi sokaklarımın kırılgan bir mavinin üzülüşüne teslimi mevsimlerin hızla değişimi kalan papirüste… renk nüanslarıyla yakamozlanan kumullar karşılıyor akşamı rüzgârının tesiriyle gözüne kaçan kumu öfeliyor kaktüsüm zehirli dillerinin dokunuşu yakıyor çarmıhtaki sevdamı çamursu zemin yapışıp,bırakıyor ayaklarımı Senden kaçışa git artık, git artık benden “kendini” alarak… pimi çekilmiş bir bomba gibiyim güz sancısı yaşanan damarlarda rüzgârının ruhuna Fatiha okuyacak kadar esinti var bende… şimdi derdini anlatamayan ölü bir sokağın çamurları sıvanırken paçalarıma, yalnızlık ve kelâmsızlıktan kanayan dil bende… al aşkını,çal başına ve git..! |