Ruhumun hicranı dinmedi!Solmayan bir gül-i nihal misali Umut açmalı sinemde, vecdimi cezp edecek kuvvet ve önemle Yeis ve nedamet zaten etrafımda ziyadesiyle, hevesler nizam edilmedikçe Akıl kemale ermedikçe, lisan-ı hal edebe bürünmedikçe, kalbim farkı fark etmedikçe Rahmetin sahibi ruhuna aşikâr Nasıl bir mefkûre olmalı ki hakikate yabancı olsun, neden şikâr Vakti gelince, toprak hasretini çekince, nevi şahsına münhasır o an gelince yağar kar Aşkın firkatine nail olmayan, mukallit halinden kurtulamayan can, şaşıp etrafına bakar Beyni kan besler, yürek pompalar Kan yerine su ikame edilince, o nefes nasıl bir suskunluk yaşar İnsan ne kadar yabancıysa ölüme bir taaccüp içinde bakar, daha sonra üzülür ağlar Hangi vaktin eşiğindedir anlamaktan korkar, haline değil, giden için kahrından yanar Bir boşluğun sarhoşluğunda acınır O an ve akan zamanda ne umut kalır ne tefekkür etmek yaklaşır Nasıl bir idrakin meylinde nefeslendiği amel ve ifadeleriyle yakından anlaşılır Etrafına bakınır, aczi yeti bariz bir şekilde sırtarır, akıl ve izan lal olmak adına hızlanır Taziye için gelenler tuhaflaşırlar Bir birinden farksız suallerle mahzunlaşan o nefesin acısını tazelerler Vah, tüh demeyi asla esirgemezler, biraz zaman geçince de işgaliyelerini serde terler Nasıl bir iman ve itikat üzere bulunduklarını pek önemsemezler, nasılsa vakit var derler Her nedense asabiyet içindedirler Kalp kırmayı sanki marifetmiş gibi zikrederler, gönlün naifliğini bilmezler Sahip oldukları ne varsa, hırs ve tamahkârlık ruhunu boğunca, tekebbür hasrederler Kabir ziyareti hiç cazip gelmez, mevtayı defnetmek işlerinden alıkoyar hiç ilgilenmez Oysa insan ibret zarifliğinde candır Aklı ve aşkı söz konusu olunca iradesinden vazgeçecek nispette adaydır Yoksa İsmailler, Hasanlar ve Hüseyinler niye iman vecdinde sevdadır, şehit tacıdır Feda olmak, hakikat adına ruhunu ve kalbini ortaya koymak insan için ne büyük aşktır Mustafa CİLASUN |