KAÇ GÜNEŞ TUTULDU GÖZLERİNDEGüneş, bir şahsuvar gibi At koşturdu firuze akşamlara Karanlık bulutların koynunda kayboldu. Bir Aşkabat gecesinde yalnızım, Akşamlar sensiz oldu. Vuslat türküleri tutturdum Sevgiliye gün boyu En koyu yaprak yeşili gözlerine Methiyeler yazıp durdum. Söz incileri topladım okyanuslardan Ak gerdanına üç otuz üç Tesbih yapıp yıldızları taktım. Biraz daha uzansam, biraz daha; Zühre’ye ulaşacaktım. Bir ellerini tutamam doya doya Sevda memleketi azîz topraklarda Bir de sen olsaydın ya. Bir de sen olsaydın ya; Deniz fenerleri kadar yalnızım Üşüttü kıyılarımı döven sular Safran rengine boyandı birden Kaydırak binen çocuk sevinci Gönlümde heyelan var. Efsunlu güzellik saklar Kan sızan cam piramitler Dallar eylül yorgunu Kuşluk vakti masallar Terk-i diyar eyler bu şehirden Bir ben, bir de yalnızlığım kalır İlmek ilmek zamanı ucundan Zor bağlarım akşamlara sensiz Gölgesi evlerin bilmem kaç adam boyu Uzadıkça büyür hasretim Ne zaman iki sevdalı görsem Cımbız cımbız çekilir etim Bir ağrıdır başlar ta derinde Kaç ihtilâl yaşadık seninle ay yüzlüm, Kaç güneş tutuldu gözlerinde. Oruçlu dudaklar ikindi üstü Kavrulmuş kestane misali Nasıl şerha şerha açılır Öyle depreşir şu yaram Ey gözleri mahzun, bahtı karam. Göz kırığı sarıya boyanmış En mahrem yerinde gönlümün En taze hatıran durur. Nil bereketi var gözlerinde Bahar gözlerinde uyur. Kuzusundan ayrılan koyun Kurda boyun eğer boyun Ardı görünmeyen dağın Yolcusu bir ben varım. Üçler, kırklar, yediler “ Ayalın nerede? ” dediler Bülbül benim altın kafeste Kanat bulsam uçarım. Söndürmez yangınını yüreğimin Denize akan nehir. Sağınak yağmurlar belki; Ağlayabilseydim bir.. Güneş bir şahsuvar gibi At koşturdu firuze akşamlara Karanlık bulutların koynunda kayboldu. Bir Aşkabat gecesinde yalnızım, Akşamlar sensiz oldu. Mahir Sürmelibey |
selam ve saygılar