0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
906
Okunma
rüzgarlı tepelere esen kokular
gölgede uzayıp giden yol
altın renkli ovada ekin
yüreğin külüne düşen türküde
sürekliliği yok hiç bir şeyin
duvarları yıkılmış antik kent
hardal renkli tarlası olan köy
tahta çitle çevrilmiş toprak evler
içinde kara kaküllü fadik kız
karyolasından düşer kaneviçeler
menevişten laciverde dönüşen deniz
beyaz kumsalı ısıtan bahar
oluktan dökülen su köpükleri
geceyi nöbete bırakan yıldız
düşer buluttan yere öfkeli
sedirin gölgesinde içilen tütün
suyun şavkına düşen dolunay
dere ışığında akan gökyüzü
beşikle tabut arasına sıkışan ömrün
tellenen dumanında yayılır öyküsü
yorgun bir hayattan geriye kalan
pusulası olmayan haritasında
kıtaları ve suları deniz aşırı
gezgin kılığında gezer her sabah
rüzgara dökülen gün ışıkları