GÜN IŞIKLARIrüzgarlı tepelere esen kokular gölgede uzayıp giden yol altın renkli ovada ekin yüreğin külüne düşen türküde sürekliliği yok hiç bir şeyin duvarları yıkılmış antik kent hardal renkli tarlası olan köy tahta çitle çevrilmiş toprak evler içinde kara kaküllü fadik kız karyolasından düşer kaneviçeler menevişten laciverde dönüşen deniz beyaz kumsalı ısıtan bahar oluktan dökülen su köpükleri geceyi nöbete bırakan yıldız düşer buluttan yere öfkeli sedirin gölgesinde içilen tütün suyun şavkına düşen dolunay dere ışığında akan gökyüzü beşikle tabut arasına sıkışan ömrün tellenen dumanında yayılır öyküsü yorgun bir hayattan geriye kalan pusulası olmayan haritasında kıtaları ve suları deniz aşırı gezgin kılığında gezer her sabah rüzgara dökülen gün ışıkları |