* Üşümüş Kan Kırmızı Elleri *
* Üşümüş Kan Kırmızı Elleri *
Birini içten sevmek kadar güzel ne var sevdasın, diyoruz ona, heyecanla söylüyoruz bunu dilimizin ucuyla, kaydırarak kelimeleri her söz, bir şiir lezetinde, güneş kadar sıcak, zemheri kadar ayaz bir aşktan söz ediyoruz durmadan paslı bir demir ateşin koynunda, adı aşk; Limanda bir gemi, demir almak üzere içinde bir kadın, uğursuzluk geceden bulaşmış kirpiklerine özünü denizle örten güzel sevdiğinden, dününden kaçan suya düşmüş, sıcak teni üşümüş, kan kırmızı elleri. Çocukluk aşkıyla başlar, ilk tahammül kim bilir kaç kalem kırıldı seni anlatırken hisler biçare kalıyor, dökülünce yazıya bekler durursun bir bekleyişin içinde bir bulut tersine döner,bir dağ doğurganlaşır çakmak çakmak olur gözlerin ne zaman seni düşünsem bir şamar gibi patlar, yanaklarımda sokaklar. Bir avucumda sensizliğin kaynıyor hâlâ diğerinde ise, hep benle oynuyorsun saklambaçlarını leylâk leyâk bakıyorsun, gözlerimin içine behey! (dilimde dönen lacivert tango) sen yakamozsun, yıldızlarla konuşuryorsun bazen ölümsüz bir mevsim, bazen de denizin kumsalıyla avunuyorsun dikkat et! seninle son yüzleşmedir, aynadaki öpüşme benim gözlerim elâ/ bimiyor muyudun? Nuri Dağdelen Özdere-İzmir 5.4.2011 Saat.21.42 |
kim bilir kaç kalem kırıldı seni anlatırken
hisler biçare kalıyor, dökülünce yazıya
bekler durursun bir bekleyişin içinde
bir bulut tersine döner,bir dağ doğurganlaşır
çakmak çakmak olur gözlerin
ne zaman seni düşünsem
bir şamar gibi olur, yanaklarımda sokaklar.
Ayrılıklar asla gerçek sevgiyi öldürmüyor değilmi arkadaşım hala böyle yazdırıyorsa durup düşünmek lazım tebrikler muhteşem bir şiir selamlar.