Yelkovan dikenin günüÖnce bir damla kan düştü toprağa Bir çocuğun küçücük bedeninden Ardında yaşlı bir kedinin başı Havada asılı kaldı haykırışa dönen miyavlaması Şeytanın ve yelkovan dikeninin günüydü Sokağın bir ucundan diğer ucuna, İçleri muhafazalı buz kutularına boşaltılmış cesetlere takılmadan Geçip giden yelkovan dikeninin günü Rüzgârın oynaştırdığı çivisi çıkmış kapıların gıcırtısıydı Ölüm sessizliğini bastıran Belki de asil ıraklı isyancıların son sözleri; “ ölmek değil bizi endişelendiren, cesetlerimizin ahvali…” Olmalıydı. Ardından bir papazı çarmıha gerdiler Pontus’ta Ve Aydınlığa bir kurşun sıktı Konstantinopolis’te bir Pontus’lu Sessiz bir çığlık gibi uzandığında sokak ortasına aydınlık, Sözcüklerinden artakalandı üzerine örtülü gazeteler. “Tanrıların bahçelerinde oynayan küçük çocuklardık” demişti “Oyunumuzun adı ölüm…” Önce çocuklar öldü bu oyunlarda Sonra bilgelerin ettiği sözler… Sokağın bir ucundan diğer ucuna, Şeytanın ve yelkovan dikeninin gününde… Halil çamay |
Sonra bilgelerin ettiği sözler…
güzeldi..kutlarım..üstad...
saygıyla kalın...