bu kadarsa...kaç gün batımının tanığıydı çocukluk arkadaşın? kaç ağaç gövdesinin canını yaktı çakı’lı çocukluk aşkın? hangi oyuncağın kırıldığında ağladın ananın koynunda? gömerken yaşanmışlıklarını ketum duvarların sıvasına.. bitmiş(mi) oldu şimdi dünyada dost/arkadaş çakıl taşından mı tabağındaki aş? hesap mı sorar oldu gözün üstünde duran kaş? gün kurusu kaçmış gönlüne geceyi sığdırmışsın donmaktan kıvrılmış ellerine.. hüzün kundaklarında boğmuşsun o güzelim çocukluğunu bu kadarsa yaşam bildiğin işgaline yazık bulunduğun yerin tez haber sal kalan üç beş dosta.. ikindi olmadan gömsünler seni hemde diri diri yazıktır onlara da yetişsinler evlerine çökmeden beş çayının demi |
bravo ile yetineyim şimdilik