BORANA BAK BORANA
Ekim mevsimi gelmiş, köylü el ele vermiş
Toprak altüst edilip, nakış gibi işlenmiş. Temel koşmuş çapaya, tohum atmış tarlaya Kaptırmamış tek dane, börtü böcek kargaya. Günlerce çabalamış, mısırları kollamış Filizler göverdikçe, koltukları kabarmış. Güzel gitmiş havalar, keyfe gelmiş uşaklar Güneşi görüp sinmiş, yağmur yüklü bulutlar. Temel’i korku sarmış, eli havada kalmış Gece gündüz demeden, yaratana yalvarmış. “Esirgeme rahmetin, yüzü gülsün ümmetin Kurursa bunca ürün, ne eder şu Temel’in.” Tamamlatmaz sözünü, yıkar yüzün gözünü Dibi delinir göğün, yutar onca özünü. Önüne katar alır, geride balçık kalır Ne yapsın garip Temel, batağa bakakalır. Yağmur rüzgâr hız kesmez, gürlemeler tükenmez Yıldırımlar şimşekler, ardı arkası gelmez. “Hikmetin sual olmaz, vermezsen kulun doymaz, Gülme sakın halime, buradan ekmek çıkmaz. Ettin kulunu garip, malımı sele katıp Bakarsın ha şimdide, gökten çakmağı çakıp.” |
Gece gündüz demeden, yaratana yalvarmış.
“Esirgeme rahmetin, yüzü gülsün ümmetin
Kurursa bunca ürün, ne eder şu Temel’in.”
Bana sabah sabah tebessüm ettirdin şairem Allahta sizin yüzünüzü güldürsün.
Saygılarımla...