yıldıza ne gerek...Haydı kalk, Öyle gün yemiş Sonbahar üzümleri gibi Sarkık durmasın yüzün Gün uzun, Duvarlara sürünmeden tek tek, in Çıkmakta zorlandığın merdivenleri Geçerken sabahçı kahvesinin önünden Seni görüp başlarını öne eğmelerine fırsat vermeden Patlat selamı Şöyle en okkalısından İncitmeden dalından bir gül kopar, Kapısını hiç çalmadığın, İhtiyar komşunun bahçesine uzanıp, Tak yakana, Uyanmamışlarsa hala Görmesini istediklerin düşünden Aldırma ; Koşar nasılsa Venüs’ün arıları birazdan peşinden Sokağı geç İşte sana alabildiğince Gökkuşağı mavisi Sok ayaklarını içeri Damarlarından girip Yüreğini serinletsin Eğe. Kaldır sonra başını, Bak tomurcuk topacından gökyüzü Birazdan doğacak güne nasılda gebe. Savur, cebindeki yosunlaşmış taşları Çocuk seslerinin kuş sesleriyle seviştiği Uzun binalarla sıkıştırılmış parkın En sadık, bekçisi Yaşlı çınarının altına, Karışma Buharlaşınca bölüşür toprakla gökyüzü Nasılsa ‘keşke’lerini Bir sen misin sanıyorsun, Babil’in Asma Bahçelerine girip de Serinleyecek bir avuç gölge bulamayan Bir sen misin sanıyorsun Tuna’yı adımlayıp boydan boya İçecek bir damla su bulamayan Ya da ,diyelim ki en acımasızından Bir sensin Ne olmuş yani, Ahiret’dekiler komple izine çıktıda Yedekleri görev mi çağırıyorlar Geçmişin de kendini aramaktan vazgeç artık Yaşadıkların Bit pazarında karaborsa Parmaklarından kayıp gitmeye çalışan Geri kalan yaşamının başlangıcı oysa.. Deniz durgun, bereketli,ürkek Tam da av mevsimi. Terk etmedikçe seni bu yürek; Korkma; Ay seninleyken Yıldıza ne gerek.. 17 Oca. 11 |
Kapısını hiç çalmadığın,
İhtiyar komşunun bahçesine uzanıp,
Tak yakana,
Uyanmamışlarsa hala
Görmesini istediklerin düşünden
Aldırma ;
Koşar nasılsa Venüs’ün arıları birazdan peşinden
hoş mısralardı tebrik ederim sevgili şair sevgiyle kalın hoş kalın.