....,,,,,iki kanatlı gıcırdayan tahta bir sokak kapısı, şimdi ağır ağır kapanır kirpiklerim gibi gözlerimin bebeğinde belki de o kapının önünde bir çocuk adı ayşe, adın ali, adım ihsan ne fark eder ki bir elimde salçalı ekmek diğerinde bir baş yeşil soğan saçım başım darmadağan anacığım mutfakta hala akşama hazırlık var gaz ocağında çorba kaynar karpuz çoktan suyun altında, ağaçta asılı durur filede dünden kalan yemek, küpte kurbandan donuk kavurma kedim yüzünü yalar patisiyle radyoda yurttan sesler korosu az sonra babam gelecek çeyrek kalıp buzla elinde yaşasın... günlerden cumartesi yemek sonrası anannemin elinden cilveli kahve sonrasında yazlık büyük sinema film başlayınca kabak çekirdeği arada beyaz gazoz daha sonra park içi park klüpde çocuk bahçesi tahir ün caddesinde bir tur uzaklardan bana bakar asık yüzüyle totocu mehmetali sanki kulaklarımda çınlar hala çorbacı doğanın o gür sesi ve eve dönüşte mavi köşe’den alınan külahta o kocaman dondurma gecemin belkide en güzel finali uyanır gibiyim bir ara hala ayni yerinde sıska şeftali ağacı, gövdesi kireç boyalı dallarına sıkıca tutunup asılı kalmak istediğim o çocukluk günlerim canımın içi, eski Akhisar şimdi nerdesin açılıp yaşanmıyor yeniden hayat iki kanatlı gıcırdayan tahta bir kapı gibi hani kapalı olsa da gözlerim dünümden bir kesit sadece masumca gördüğüm ve bir daha yaşamak istediğim... İhsan ÇAYBAŞI |