Lüzumsuz İşemeler...sessizce ilişti masaya... bir bira söyledi yarım çerez masa zengin dostlar var... ortada karışık ızgara pirzola kuzu şiş tekirdağ büyük yarısı içilmiş... az sonra antep geldi sıcak... alevde kavurmuşlar... bizimki birasından bir yudum idareli... yer fıstığı bir adet... kadeh tokuşturdu buzlu tekirdağla... kocaman bardak... masada en zengin oydu ve bardağı en büyük çerezi bitti az sonra...cebinden takviye...tozları kaldı cepte... bir bira daha...parası kadar...rakı bardağında... ve... selam verdi dostlara...afiyet olsun... hesap...dört lira bira...iki lira dallas...iki lira çerez...sekiz lira on lira çıkardı... hesap üstü...iki lira...bir lirası bahşiş...bir lirası yarınki ekmek parası... istikamet doğru sahile gece martılar var ay ışığında manzara süper...cepteki bira...manzara...o biçim... bir fare kayalıklarda...arkadaş...şerefine... şişe denizde...iyi geceler ay...yine yalnız...ay gibi o da yokuş yukarı...ev...kocaman anahtar...kilit...açılan kapı...gıcırtı... bekleyen bir eş yine neredeydin? çilin çocuğun rıskını yine hangi karılarla yedin... terbiyesiz adam...utanmaz herif... bir avuç çerez...muşamba masa örtüsünün üstünde... sabaha toplanacak çok kağıt var daha ... aldırma sen karıya... çocuğun beş lirası cepte... onlar ; tekirdağı kim ödeyecek diye lüzumsuz işemelerde... uyudu... öylece üstü açık... ahad karacan... |