ESKİ KOMŞUMUZ
*Eski Komşumuz
Duydum eski komşumuz, dün gece ölüvermiş! Zaten diyorlardı hep: ’ Çok fire veriyordu...’ Kapı dip komşusuna, suretâ gülüvermiş! Tevekkeli komşumuz, açlıktan eriyordu... Gözlerinin çatısı, şipir, şipir akardı... Duydum sevgisizlikten, bir anda soluvermiş! O, yeşil cumbasından, öyle boş, boş bakardı. Kömür gibi saçlara, beyazlar doluvermiş... Vâde doldu mu Hakk’ tan, söylenir bahâne bol! Komşum aç ölmese de, netice ecel idi. Gün gelip gidilecek, yürünecek aynı yol... Vakit tamam oldu mu, gidiş muaccel idi. Oysa bu mukadderat, herkesin kaderi bu. İnsan her yaptığını, hayattayken yaşarmış. Ama biz insanların, ne yazık ederi bu! Hep yaptığı hatayı, düzeltmeye koşarmış. Hani komşusu açken, tok yatanlar el idi? Komşuları külüne, muhtâç etmiyor muydu? Demek hâl, hatır sormak, bundan çok evvel idi! Komşuyu, komşusuna sertâç etmiyor muydu? Sevgisizlik kalplerde, öyle derin iz yapmış! Uzak, yakın kimseyi, kimse aramaz olmuş... Zaman bütün ruhları, çok esrarengiz yapmış! Hiç kimse bir birine, asla varamaz olmuş... İnsanlar, hepimizin olmadıkça dostumuz, Kapılar bir olsa da, gönüller kalır bî-kes! ! Selâm Hakk’ ın selâmı, tevazu der üstümüz Kimse surete bakmaz, gönüle bakar herkes... Antalya - 2011/03 TDK: Sertaç: baş tacı bi-kes: kimsesiz, kimsesiz bir biçimde sureta: görünüşte, zahiren Halil Şakir Taşçıoğlu TÜM DOSTLARA MERHABA... |