9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
976
Okunma
O bizi
özünün rengine boyadı.
Keyfince zamana sırladı.
Acıya iteledi,
ateşine sürdü özünü harlayarak.
Vazife belledik evreninde sevmeyi
yangınında kül olarak.
O bizi
içimizden öptü her gelişinde.
Ödümüzden bağlıydık ona.
Şöyle göz ucuyla emrettiğinde
atlarını demir zinzirlerle
birbirine bağlayan
Ölümü tadamayınca
mızrağını güneşe fırlatan.
ön saf süvarileriydik ordugahında.
Leyla’ın Mecnun’u Aslı’nın Kerem’iydik.
Efsunlu ganimetlerle doldurduk
tunç tırnaklı ellerini
karanlık tarihlerden beri.
Yine gel dedik her terkedişinde,
kalbi onbin okla parçalansa da,
safında ölmek için
yaşayan var aramızda.
Boşalt tarihine gel, ganimetini,
ölümü emeceğiz göğsünden ey aşk!
Yine gel emi.
O bizi
sulara götürdü çırılçıplak.
Sulara yazdırdı sevgiyi sevgiliyi
ruhumuzu acıyla çıldırtarak.
Her ağudan tattırdı, umudu
baş köşeye koyarak.
Belki dedik
yanağına dokunur yarin sular
okunurlar damla damla
ve okşarlar
ellerimiz gibi tenini.
Belki sular anlatır sevgiliye
sırlanmış aşkların matemini.