GİT
Kör karanlık gecenin masumiyetinde
Kini nefreti hapsetim yusuf’un kör dipsiz kuyularında Yüreğime saplanan terketmeyen sevda hançeriydi Hasreti içimde hep hapsetiğim Yalnızlığın iki ucu uçurum Bir ucunda sevdiğim Bir ucunda ben Acımasız gururuma yenildim Gidiyorum ateş yutmuş gibi kor yüreğimde Hani benim için, Dünya’yı yakacaktın? Hani ölümde bizi ayıramayacaktı? Bakışınla dağları titretirdin Şimdi bu suskunluk niye? Sus! Pus! Pusuda Ne olur konuşma Lal olsun o dillerin Sus ne olur! Gıybet ibriğinden çek artık başını Yenildin İntizârdadır her an dilim Ne yazık! Ömür boyu tutsağınmı olacaktım? Ne mümkün! Şimdi daha iyiyim Hüzünlü bulutlardan kurtulup, Özgürlüğü ilan etmiş nisan yağmur damlaları, Kalem kırdım ferman yazmış Öfkeli kırbaçların şaklayan gölgesinde Lanet olsun aşkına, sanadır bu intizârım Kalemim inliyor parmaklarımda Yeter sus! Kötü rüyaymış uyandım bitti Sanmaki bakarım artık yüzüne Git artık bu sahne bitti Perde kapandı, Git artık Git.. TÜLAY*POLAT gideceğim diyorsun. git hadi, git! git! git! arkana bile bakma. beni hangi gün almıştın ki yüreğine… hangi gün beni düşündün, seni düşündüğümün yarısı kadar? hangi resmim sabahladı başucunda? hangi gece ağlayarak söndürdün yıldızları? kaç sokak lambasıyla dertleştin, kaç ayakkabı eskittin, başıboş kaldırımlarda…? OSMAN AVCI |