MÜNACAATzaman ne yaman akıp geçiyor kum saatinden devşirme lahzalar silkelerek aramıza bir yanım toz duman / bir yanım kan revan değil mi ki daha dün Kâlû Belâ’da canlarla huzurundaydık değil mi ki o günden bugüne şefkatle nazarındaydık değil mi ki Levh-i Mahfuz’da kayıt düşüldü tepeden tırnağa aşkın pazarındaydık ’oku’dum isminle mana dokudum aleme ’oku’dum da ’oku’dum ser verip sır vermedim kaleme bağışla iflah olmazlığımı Ya Rab sana yalvarasım geldi yüreğim harap günah girdabında mahsur kaldım şu tutunduğum dal ki serap bilirsin çok oldu feleğin çemberinden geçeli iyi kötüden akı karadan seçeli ve bilirsin şu ağzımda kekreyen tat gül reçeli keşke bir mum olabilsem şu karanlıkta / keşke bir mum erisem de erisem / ta ki sana ersem sen yine de gülümse yeni doğan güne cemre gibi düşer kainatın baharına aşk ve düşün parıltılı gözlerde tutuşan ilk kıvılcımın sarsılmaz ahengini kolay mıdır eti kemikten ayırmak kolaydır dersen yine de anlarım ama dilim varmaz tüm acının izahı için sana konuşmaya affet dağarcığım sana konuşacak kadar geniş değil ’oku’dum isminle mana dokudum aleme ’oku’dum da ’oku’dum ser verip sır vermedim kaleme Murat TAN |