Sandık Lekesi
Beyaz bir defterdi sana olan aşkım
Her sözün içine işlenmiş Her anına şahit bir defter Yazdıkça kitaplaşıyor Yaşadıkça destanlaşıyor Okudukça vazgeçilmez oluyordu Acı sözlerin parantez içindeydi Gülüşünün arkasından gelen virgülde şöyle yazıyordu Sadece gülümsemenle bir ömür taşırım Sonra hiç bitmek bilmeyen ünlemler türedi Ardı ardına sıralanan üç noktalar, gidişini anlatıyordu Bu aşkın yazım hataları yoktu belki Hata sadece seni kendimle yan yana görmemdi Oysa nerden bilirdim, son satıra bıraktığın kelimeyi Ama bilmelisin Gidişin hiçbir satır arsında yer almadı Gözlerimden kaçan gözlerin sadece sayfa aralarına eklendi Kızgınlığın en son sayfadaki iyimser sözlükte açıklamalı yer aldı Nedenlerini kendime yazdığım açıklamalardı onlarda Sana olan sayfa sayımı hiç bilemedim Zaten sana olan aşkım sayısal değerlerle anlatılamazdı Sen son noktayı koyunca, Bende kapattım gönül sayfamı Bir daha açılmamak üzere vedalaştım Şimdi annemden kalma bir sandık içinde En üst köşede yer almaktasın Neden diye sorma Seni anılarımla hatırımın altında saklamak acıdan fazlasıydı Şimdi her günün gecesinde açıyorum gönlümün kilidini Sayfasını aralamadan bakıyorum sana Ve her gecen gün biraz daha anlıyorum Üzerindeki zamanın izleriyle Gönlümde bir sandık lekesi oluverdiğini |