BoşunaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yazlıkta bir komşum anlattı. Geçen yaz bir grup dağcı Kaçkar dağlarına çıkmak için civarda bulunan bir köye kamp kurmuşlar. Köy halkı öteden beri, gelen gruplara misafir gibi davranıp ilgi gösteriyor ve iyi dostluk ilişkileri kuruluyor.
Köyün güzel kızlarından Fadime grupta yer alan mühendis bir gence fena halde vurgun. Ancak beklediği ilgiyi bulamıyor. Kızımız, boş bir hayal peşinde, umutsuz ve çaresiz. Kendisi de bunun farkında. Bu umutsuz bekleyiş gençlerin köyden ayrılacağı güne kadar devam ediyor. Gençler yol hazırlığı yapıp kamp yerini toparlarken, Fadime, kamp yerine yakın bir yerde bağrına bastığı kara bir taş ile gözyaşı dökmektedir. Fadime bu karşılıksız aşk acısına ne kadar dayandı. Onu bilmiyorum.Ancak ben kendimce bir nasihatte bulunarak aşağıdaki satırları karaladım.
Fadime’ m beni dinle, bu aşkı unut
Işık görünmüyor yok ki hiç umut Yağmurlar yağar mı çıkmazsa bulut Ardından, gürleme; çakma boşuna Avcının elinde gergin yay gibi Anasın yitirmiş deli tay gibi Denize sevdalı coşkun çay gibi Önünü görmeden; akma boşuna Telli duvak takıp, siyah tüllerle Tacını donatıp kızıl güllerle Ölürüm görürsem deyip ellerle Bir sevda ateşi; yakma boşuna Olmaz bir hayale kapılıp kandın Tutuşup, alevsiz dumansız yandın Eloğlunu sana yâr olur sandın Güzelim hayattan; bıkma boşuna Ruhunu kuşatan bin telaş ile Yüreğine akan kanlı yaş ile Bağrına bastığın kara taş ile Bu dünyaya son kez; bakma boşuna |