Dokuz diyarın günahı..
Yine sahildeyim, dalgaların getirdiği yosunlar arasında yürüyorum
Yine gündelik acıları yaşıyorum Hani şu abonesi olduğum acıları Yine kan damlıyor gözlerimden ağzımın içine arsız, arsız Tükürsem bir dert, yutkunsam ayrı dert Sanki dokuz diyarın günahını taşıyorum, iki büklüm olmuş bedenim kehkeşena kaçmış ruhumu arıyor Sanki kaybolmuş bir geleceğin yansımaları, buruşmuş beynimin içerisinde raksediyor Belkide ruhumu raptiye ile tutturmuşlar bedenime Oturdukça acıyor, kalktıkça acıyor ve bu his yüzümde saklanacak bir yer arıyor Herkes farkında Kimi üzülüyor.. kimi geçiyor.. Sanki içimde kaybolmuş, saklanmış, hiç yaşanmamış duygular var Bazen’de yalandan aşk sözlerini, yalandan öpücükleri hatırlıyorum Kucaklaşmaların sahte, Bedenlerin kadavra olduğu günleri Meğer öyleymiş.. Meğer o günler, hiç bir işe yaramayacak kelimelere gebeymiş Şimdi ise gülmek bile dudaklarımı sızlatıyor Ne yürüyüyecek halim var, nede birine tutunacak mecalim Hangi duvara yaslansam, çöküyor Hangi ağaca yaslansam, kuruyor Halbuki ben hayata karşı ne kadar sert ve dirayetliydim Kaç kez sıfırdan başlamıştım Taşlı tarlanın yollarından tökezleyerek ve tarlanın taşlarını tek tek temizleyerek Şimdilerde kendime dönüyor, kendimi bulamıyorum ve soruyorum cevabını bildiğim halde Yırtılmış bir sevda yama tutarmı.. Bitmez sandığım birbiriyle sevişen yıllar bile küstüler biliyorum.. geride gelmeyecekler Artık vaktidir dediler Düşsel arkadaşlarım. Doğru’da söylediler Kıymetini bilmediğin şu emanet canı, biraz düşünmek lazım dediler Ve Ecelini bekleyen geceye son noktayı koyuyorum Ellerimi kaldırıp semaya Rahim olan Rahmana Sonsuzluğun sahibine dualarımı gönderiyorum La ilahe illa, ente sübhaneke, inni küntü minezzalimin.. küntü minezzalimin... |