rengi gülkurusuydu kınanın..
yarınlarını
teslim edince çağlar öncesinin zifiri karanlıklarına yeni şehirler kuruldu sokakları çıkmaz bulvarları ışıksız ve allarını giyinip tazeler.. kendine kurtlar üretti açlığı sonsuz.. çekimser yer yer yarı boynu avuçlarında kırılgan ve lal diller türedi doğurganlığından.. ve kendi kozasını ördü üryan elleriyle.. havaya fırlattığı taş kendi ayaklarını ezdi yürüdü naçar karanlıklarına.. gün artarken günden çoğaldı halkalar uzadı zinciler hayallerince... bir halkaya umar olmadı umut kara yere düştü kara gününde bir yüreğin.. ve deşildi yürek kanatıldı karındaş bir el aralarken gözüne karanlıkları yüreğini kendi kapadı yeryüzüne... biraz yavan ve çokça da kan sardı gül-i ranayı kovulmuş bir kıştan alıp hissesini mart sabahına kötürüm bir vücut gibi dokundu eli gözleri elleri taç yapraklarında gizledi kanı.. yara doğurganlığındaydı doğurdu ve çoğalttı aydınlığı taşlayanları... ey gül-i rana sarı mı kızılından çok yüreğinde kan mı umudunda.. 04/03/2011 ödemiş |
Saygılarımla...