Hangi ayağım çukurda, kalbim neyin farkında!Bir solukta alıp götürüyor yıllar Saklı kalmış umutlar, gün yüzüne hasret soluklar, farkında olunmadıklar Hani idrakim nerde kaldı, hazan yine iliklerimde anlamlaşan kar mıydı, ne çığlıklar Bir yudum su, bir lokma ekmek için can hıraş olanlar, aşkın narına hiç bakmayanlar Elbette susmalıyım, manayı kal ehline bırakmalıyım El hak sefil halime yanmalıyım, kırgınlığı ve asabiyeti nefsin haline bırakmalıyım Hiç soluksuz ve bahanesiz okumalıyım, ruhi ve kalbi aşkı dervişten elen sormalıyım Kim ne derse, şayet hakikat için vecdiyle nefeslenirse, gönülden meşkse duymalıyım Ne zaman ki bir ağacın altında kitabımı okusam Gelen ve gidenin farkında olmadan manasında yaşasam, kalbi lahzada kalsam Yıllara sâri yâd edilen nefeslerin umutlarıyla ağlasam, o hicranının aşkını tatsam Umut içinde, kalbini hizmete ve himmete hasreden bir kızın gönül iklimini anlasam Gün kararınca, serviler hüzün içinde bakınca Güneş serdettiği manayı ruhuma ilhak edince, vakit dağlıyor, bu kalbim ağlıyor Nefes hakikatinde ne kadar aziz ve şereflidir, insan için ne muhteremdir, o dağlıyor Hangi yanık bir ezgi duysam, hüzzam mı ta içimde yaşasam, an şimdi neler söylüyor Nasıl bir vadinin siperinde bir çare arıyorum Ne gidenin ahvalini ve ne de tevdi edilen emanete ne kadar hürmet edip yaşıyorum Kimden ne bekliyorum, aczi yeti niçin sinemde hissediyorum, göçüp gidenle eriyorum Hasretin firkatini anlamak ve yaşamak gerek, aşk şayet umut edilen değilse ne gerek Ey saki durma bir omuz ver şu viran halime Artık ne kadar gecekondu sakinleri varsa, tütmeyen bacaları haksa şimdi sinemde Devran süren, bahaneler üreten, nüfusuyla mezar seçen, ölüme ihanet eden her yerde Neden bu kadar fukaralaştık, muhabbeti bir tarafa atarak, yabancılığa abandık Mustafa CİLASUN |
Saygılarımla...
Nasıl bir vadinin siperinde bir çare arıyorum
Ne gidenin ahvalini ve ne de tevdi edilen emanete ne kadar hürmet edip yaşıyorum
Kimden ne bekliyorum, aczi yeti niçin sinemde hissediyorum, göçüp gidenle eriyorum
Hasretin firkatini anlamak ve yaşamak gerek, aşk şayet umut edilen değilse ne gerek